13 Ağustos 2014 Çarşamba

Bilinmeyen Gizemli Atatürk,


Atatürk,bir dahiydi.Turk milletinin basina gelebilecek en iyi seydi. Kokeni: Peygamber soyundan olup, Kerkuk'lu Turkmen bir kola dayanir.

Muhiddin Arabi'nin gelecekle ilgili yazdigi kitabinda, Atatürk'ten soyle bahsetmistir.

"Devleti Aliyye yikilacak. Batidan uzun boylu, mavi gözlü bir adam gelecek.
Baktigi zaman karsisindaki insani eritecek. Serbest Firka kuracak.
Adina da Serbest Cumhuriyet denilecek.
Dünyaya milletini tanitacak ve 15 sene hükümdarlik sürecek"
HAYATINDAKi 9 RAKAMININ GiZEMi
Atatürk`ün hayatında "9" rakamının kendine özgü önemli bir yeri olmuştur. Örneğin Atatürk`ün doğum yılı olan 1881 rakkamı, "9" rakkamı ile birçok ilişkiler göstermektedir.
1+8=9 8+1=9 18=2x9 81=9x9 18+81=99 19x99=1881
Atatürk`ün harp okuluna girdiği tarih: 1899

Vatani kurtarmak için Samsun`a ayakbastıgi tarih: 19.05.1919
Bandırma vapurunda yolcu sayısı 19`dur.
İttihat ve Terakki`nin yıllık toplantısına Trablusgarp delegesi olarak katildigi tarih: 22/09/1909 Sivas kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesini kurdugu tarih: 04/09/1919
Erzurum Mebus adaylığını kabul ettigi tarih:19/10/1919
TBMM tarafından kendisine gazi unvanı verilip Mareşalliğe terfi ettirildigi tarih: 19/09/1921 Atatürk 19.yüzyilda 19 yıl yasamistir.

Atatürk 19.yüzyilin bitmesine 19 yıl kala doğmuştur.
Atatürk`ün ilk askeri görevi,19.Kolordu Komutanlığıdır.
Mustafa Kemal Atatürk:19 harften oluşmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk`ün nüfus cüzdanının numarası da 993814-B idi.
Bu sayı dizisindeki 938 rakkamı öldüğü yılı hatırlatmakta geriye kalan 9 ve 14 rakkamı da ölüm saatinin yakın bir benzeridir.
"Ne mutlu Türküm diyene" =19
"İstikbal göklerdedir" =19
 ILK BAS KALDIRISI :
Atatürk, oldu olası Arapça derslerinden, yere bağdaş kurarak oturmaktan ve dizleri üstünde durarak yazı yazmaktan hiç memnun değildi.Yine dizlerinin üstünde durmaktan dizlerinin ağrıdıgı bir gün ayağa kalkarak dersi ayakta dinlemeye başladı. Fakat bu seferde hocası bundan memnun olmamıştı ve Atatürk`e yerine oturmasını söyledi. Atatürk ise dizlerinin ağrıdığını ve oturamayacağını söyledi.
Bunun üzerine hocası sinirlenip, deliler gibi haykırarak ; "Neee bana karşımı geliyorsun" dedi. Atatürk bunun üzerine; "Evet karşı geliyorum" dedi. Tam bu anda diğer bütün çocuklarda ayağa kalkıp, "Evet karşi geliyoruz" diyerek aynı sözleri tekrarlayinca, hoca ne yapacagını şaşırarak onlarla uzlasmak zorunda kalmıştı. Bu onun ilk bas kaldırışıydı. Liderlik vasfının ve kitleleri peşinden sürükleyen karizmasının ilk ortaya çıkışıydı.

ATATÜRK GELECEĞi GÖRÜYORDU
BULGAR  iVAN MANELOF'A SÖYLEDiGi KEHANETLER…
Mustafa Kemal basindan beri Türk Milleti'nin yasadigi zor kosullardan siyirip çikaracagini biliyordu.1906'da Bulgar ivan Manelof ile Selanik'de yaptigi konusmalar soyledir:

"Bir gün gelecek, ben, hayal olarak kabul ettiginiz bu inkilaplari basaracagim. Mensup oldugum Türk Milleti bana inanacaktir. Düsündüklerim demogoji mahsülü degildir. Bu millet gerçegi görünce arkasindan yürür. Saltanat ortadan kalkacaktir. Devlet mütecanis(tek çesit) bir unsura dayanamayacaktir. Din ve devlet isleri birbirinden ayrilacaktir. Bati medeniyetine dönecegiz. Bati medeniyetine girmemize engel olan yaziyi atarak, Latin kökünden alfabe seçilecektir. Kadin ve erkek arasindaki farklar kalkacaktir. Emin olunuz ki hepsi bir bir olacaktir…"
Atatürk bu konusmayi yaptigi sirada Abdülhamit ülkenin tek hakimiydi. Ve padisahlik kuvvetli ve kutsal bir kurumdu.
DÜSMAN DONANMASi iLE iLGiLi KEHANETi…

Almanya ile birlikte, Birinci Dünya Savasi'na giren Osmanli imparatorlugu her seyini kaybetmis durumda idi. 30 Ekim 1918'de imzaladigi Mondros mütarekesi ile Türk topraklarini kaybettigi gibi yavas yavas tarih sahnesinden de silinmeye baslamisti. istanbul'un isgal edildigi günlerde, istanbul'a dönen Mustafa Kemal düsman zirhlilarini Dolmabahçe önünde gördügü zaman üzüntüyle:
"Geldikleri gibi gidecekler.." dedi.

Daha sonrasini zaten biliyoruz. Sonuç olarak geldikleri gibi gittiler. isin ilginç tarafi Nostradamus'un da bu konuyla ilgili bir kehanetinin bulumasidir."Centurien" adli kitabdaki kehanet su sekildedir:
Kongre baskanini tutan devlet adamlari
isgal kuvvetlerince sürülecek Malta'ya
Girilmis istanbul'a alinmis Rodos Adasi
Ama geldikleri gibi gidecekler
4 Eylül 1919'da hatirlanacagi gibi Sivas Kongresi toplanmisti. Kongre Baskanligi'na, isgal kuvvetlerine karsi açikça tavir alan Mustafa Kemal seçilmisti. Kurtulus Savasi'ni ve Atatürk'ü destekleyen istanbul'daki mecliste olan milletvekilleri de isgal kuvvetlerince Malta Adasi'na sürgüne gönderilmisti. Bu hatirlatmanin isiginda dörtlük bir kere daha okunursa, durum daha iyi anlasilacaktir.
MUSTAFA SAGiR'iN CASUS OLDUGUNU iLK KONUSMADA BiLMESi…
16 MART 1920'de istanbul'un isgal edilmesi üzerine, Kemalettin Sami Pasa Anadolu'ya Geçerken gemide bir Hintli ile tanisir. Bu adam Mustafa Sagir'dir. Milli Harekete yardim için Hint müslümanlarinin kendisini gönderdiklerini söyler. Böylelikle pasayi etkilemistir. Ankara'ya telgraf çeken Sami Pasa, Mustafa Sagir'e ilgi gösterilmesini ister. Bir süre sonra Sami Pasa Atatürk'e Hintliyi anlatir ve görüsmesini rica eder. Ertesi gün Atatürk, Mustafa Sagir'i kabul eder. Bu görüsme uzun sürer. Hintli gönderilir. iki pasa yalniz kalinca Atatürk:
"Bana bak Kemal bu adam casus!…" der Sami pasa: "Aman pasam siz de çok süphecisiniz" diyerek Atatürk'e inanmaz. Atatürk konusmayi keserek yaveri Hayati Bey'i çagirir ve su emri verir:
-"Bu Hintli ingiliz Casusu olacak..Kendisini takip etsinler. Mektuplarini da sansürde çok dikkatli okusunlar..."
Bundan sonra mektuplar o zamanlar kimya hocasi olan Avni Refik Bey'e verilir. Bir iki tecrübeden sonra gizli yazilar bulunur. Mustafa Sagir yakalanarak suçu itiraf ettirilir ve idam edilir.
GÖZLE GÖRÜLMEYEN YERi BiLMESi….
Sakarya Savasi'ndan sonra bir subay cepheden alinan bilgileri Baskomutan Maresal Gazi Mustafa Kemal'e okuyordu. Kagittaki notta cephe komutanlarindan biri, Seyit Gazi'nin kuzey-dogu tarafinda bir düsman firkasinin göründügünden bahsediyordu…Bunun üzerinde Mustafa Kemal kaslarini çatarak:
" Hayir!..Orada düsman yoktur..iyi baksinlar.."
Subay ögle yemeginde geri geldi. Biraz da sikilarak: -
"Haber aldim komutanim. Bahsedilen yerde düsman yoktur."
BU KEHANETiNE DÜSMAN GÜÇLERi DE iNANMAMiSTi…
Düsman Ordusunu tamamiyla yoketmek amaciyla baslatilan Büyük Taaruz amacina ulasmisti. Ordularini korkunç sondan kurtarmak isteyecek olan itilaf devletlerinden durumu gizleme amaci güden fakat bu basarilari haber alan itilaf devletleri kendisinden görüsmek üzere randevu istedikleri zaman. ATATÜRK elçilere:
"Sizinle 9 Eylül 1922 Nif(Kemalpasa) kasabasinda görüsebilirim."
isin ilginç tarafi, bu sirada Türk Ordulari Nif'den çok uzakta bulunuyordu. Ve 9 Eylül'e kadar oraya çarpisarak varmak çok zor, hatta imkansiz gibi görülmekteydi. Çünkü bu bir savasti.Yani kesin tarih verilmesi normal sartlarda hiç bir sekilde mümkün degildi. Savas sirasinda neler olabilecegini kim önceden kestirebilirdi ki? Aradan 10 gün geçti. Bu olayi daha sonra ünlü Nutku'nda kaleme alarak söyle demistir:
"Dedigim gün Nif'te idim. Fakat benden randevu isteyenler orada yoktu…"
BASKENT ANKARA
Atatürk'ün Ankara'yi Baskent yapmasinin ardindaki sebep hayli ilginçti:
"Ben Türk'ün imkansizi imkan haline getiren kudretini bütün dünyaya göstermek için Ankara'yi istedim. Bir gün gelecek su çorak tarlalar yesil agaçlarin çevirdigi villalar arasindan uzanan yesil sahalar, asfaltlar ve binalarla bezenecek. Hem bunu hepimiz görecegiz, yakinda olacak…"
Ankara 13 Ekim'de baskent oldu. Bazi Batili devletler Ankara'nin nüfusu ve kirsalligi yüzünden büyükelçi göndermeyeceklerini açiklamalarina ragmen karar degismedi.
RADYO VE SiNEMA HAKKiNDAKi GÖRÜSÜ
Atatürk'ün radyo ve sinema hakkindaki sözleri onun "ileri görüslü"lügünü bir kez daha kanitliyor. -
"Sinema, gelecekteki dünyanin bir dönüm noktasidir.Simdi bize basit bir eglence gibi gelen eglence olan radyo ve sinema bir çeyrek asra kalmadan yeryüzünün çehresini degistirecektir. Japonya'daki kadin, Amerika'daki zenci, Eskimo'nun ne dedigini anlayacaktir.Tek ve birlesik bir dünyayi hazirlamak bakimindan sinema ve radyonun kesfi yaninda tarihte devirler açan matbaa, barut, Amerika'nin kesfi gibi olaylar oyuncak nispetinde kalacaktir."
Bu sözler radyonun emekleme, sinemada ise yeni yeni çalismalar yapildigi bir dönemde ifade edilmistir. Bir diger önemli nokta ise "Tek ve Birlesik Dünya" düzeninden bahsetmesidir. Bana kalirsa herkesin internet'i tanimasi bu olayi kavramasi için bile yeterlidir.
iTALYANLARiN HABESiSTANA SALDIRISINI KiM BiLEBiLiRDi Ki?
Bu olayi aktaran Atatürk'ün yakin arkadasi Münir Hayri Egeli'dir. Egeli'nin agzindan naklediliyorum: Habesistan Savasi baslamadan önce italya'nin Rodos'a askeri harekatta bulundugu günlerdi…Bir aksam Atatürk'ün sofrasina davet edilenler onu balkonda gezinirken buldular. Atatürk:"Tevfik Rüstü" nerde?" Diye sordu. Ankara Palas'da bazi sefirlere ziyaret veriyorlar, dediler. Daha sonra hep birlikte davetin verildigi Ankara Palas'a gidildi. Atatürk Arnavutluk Elçisi Asaf Bey'in yakininda giris ve çikis kapisini iyi görebilecegi bir yere oturdu. Atatürk:
"Asaf Bey,gazetelerde bir takim resimler görüyorum. Arnavutluk'da operet mi oynaniyor?".
Bu sözleri ile Kral Zogo'nun sorguçlu resimlerini kastettigini anlayan elçi sasiriyor…Atatürk devam ediyor: - "Cumhuriyet'de ne zarar görüldü ki krallik ilan edildi. Hem takip edilen politika tehlikelidir. italya'nin Arnavutluk'u Balkanlar'da bir basamak yapmasi muhtemeldir."
Müdahaleye kalkan italyan sefirine Ata:
"Haber aldigimiza göre Roma'da bazi ögrenciler elçilik önünde gösteri yaparak Antalya'ti istemisler. Antalya sigara paketi midir ki sefir cebinden çikarip versin. Antalya buradadir. Buyurun alin. Hem benim bir teklifim var. Hakikaten böyle bir sey düsünüyorsa, Musolini'ye müdahale edelim. Antalya'ya asker çikarsin. Bütün ihracaat tamam olunca harp ederiz. Maglup eden hakkina razi olur."
Bu sözleri duyan italyan elçisi atiliyor:"Bu bir harp ilani midir?"
Atatürk:
"Hayir ben burada bir fert olarak konusuyorum.Türkiye de harp ancak Türkiye Büyük Millet Meclis'nin yetkileri içindedir."
Bu durum üzerine Basbakan ismet Pasa'ya haber verilir telefonla.Ve Ankara Palas'a çagrilir. Atatürk bunu haber alinca:
"Hükümet geliyor, biz gidelim" der. Çankaya'ya döndügü zaman sunlari söyler:
"italya ile harp tehlikesi yoktur. Rodos'a yapilan hareket Habesistan'a yönelecektir."
O yillarda italya'daki fasist yönetim kendine yeni sömürgeler ariyordu. Avrupa gazetelerinde zaman zaman italya'nin Rodos Adasi'na yakin Anadolu topraklarini isgale hazirlandigina iliskin haberler yayinlaniyordu.Türk hükümeti de her ihtimale karsi bütün tedbiri almisti. Ancak Atatürk'ün söyledigi yine gerçeklesti ve italya Türkiye yerine Habesistan'a saldirdi.
RUSYA'NiN GELECEGi
Kurtulus Savasi sirasinda en büyük destegi Rusya'dan alan Mustafa Kemal, savas sonrasinda ise iliskileri belli bir düzeyde sürdürüyordu. Çünkü Lenin'den sonra iktidari ele geçiren Stalin Rusya'yi keyfi bir sekilde yönetiyordu…1936 yilinda Atatürk her zamanki gibi Çankaya'daki aksam yemeklerinde ülkenin sorunlarini konusurken, masadakiler sik sik Pasam, Ruslar söyle ileri adimlar atiyor, ekonomide, sanayide, askeri alanda söyle basarili oluyorlar diye anlatiyordu. Atatürk, bunun üzerine yemegi birakip masanin üzerindeki içinde meyvelerin bulundugu tabagi aliyor ve yere atacakmis gibi yapiyor. Masadakilere:
"Eger bunu yere biraksam kaç parça olur?" diye soruyor. "40 parça olurdu Pasam"diyorlar."Hayir.." diyor Atatürk, soruyu yine tekrar ediyorlar, ayni cevabi aliyor. Bunun üzerine "Bilemediniz…" diyor. Ve devam ediyor:
"Biraz sabredin…Yurtta Sulh,Cihan'da Sulha sarilin.Çünkü 60 yil sonra Rusya 60 parça olucak. Bu nesil Bolsevik ihtilali yapti. Kan kussa, kizilcik yedim der. Ogullari da babalarinin istikametinde gider. Ama ondan sonraki nesil Rusya'yi 60 parçadan böler…"
Bu sözler 1936 yillarini söyle bir hatirlayalim..Henüz daha 2.Dünya Savasi çikmamis ve Rusya büyük bir güç olmamisken, bu söz söylenmistir. Anlattigi seyler 64 yil sonra gerçeklesmistir. Atatürk devam etmistir: - "Bu gün Sovyetler Birligi dostumuzdur, komsumuzdur,müttefikimizdir. Bu dostluga ihtiyacimiz vardir. Fakat, yarin ne olacagini kimse bugünden kestiremez.Tipki Osmanli gibi, tipki Avusturya Macaristan imparatorlugu gibi parçalanabilir,ufalanabilir. Bu gün Rusya'nin elinde simsiki tuttugu milletler avuçlarindan kaçabilirler. Dünya yeni dengeye ulasabilir. iste o zaman Türkiye ne yapacagini bilmelidir. Bizim, bu dostumuzun idaresinde dili bir, inanci bir, özü bir kardeslerimiz vardir. Onlara sahip çikmaya hazir olmaliyiz. Hazir olmak yalniz o gün susup beklemek degildir. Hazirlanmak lazimdir. Milletler buna nasil hazirlanir? Manevi köprüleri saglam tutarak..Dil bir köprüdür. inanç bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olaylarin böldügü tarihimiz içinde bütünlesmeliyiz. Onlarin bize yaklasmasini beklemeliyiz. Bizim onlara yaklasmamiz gereklidir. Rusya bir gün dagilacaktir. O zaman Türkiye onlar için örnek bir ülke olacaktir."diyen Atatürk :
"Türkiye 21 nci Yüzyili sekillendiren Avrasya için bir kilit ülke konumundadir. Onlar bizi örnek alacaklardir." diye görüsünü bildiriyor. Atatürk'ün ileri görüsünü 1999 yilindan 2000 yilina girerken gözlem yapan ve gazeteleri televizyonlari yani kisacasi dünyayi takip eden herkes su an bile anlayabilir.
AVRUPA BiRLiGiNiN KURULUCAGiNi BiLiYORDU…
Atatürk dis politikaya da önem verilmesini çok iyi biliyordu.Türkiye'nin komsularinda meydana gelebilecek olaylardan etkilenebilecegini savunan Atatürk bir aksam Çankaya Köskü'nde çocukluk ve mahalle arkadasi Asaf ilbay'in da aralarinda bulundugu dostlarina dis siyaset hakkinda sunlari anlatir: -
"Bir Balkan Birligi'ne lüzum vardir. Beni birakiniz ki firkamin lideri olarak Balkanlar'da bir seyahat yapayim. Balkan devlet adamlariyla konusayim ve efkari umumiyeyi hazirlayayim. Dünyanin ufuklarinda kara bulutlar görüyorum. Balkan Birligi kurulabilirse, bir Avrupa Birligi'ne yol açilabilir. Bati devletleri de er geç birlesmis olacaklardir."
Avrupa Birligi düsüncesi ilk olarak ancak 2.Dünya savasi sonrasinda ortaya çikabilmistir.1960'larin basinda Bati ülkeleri tarafindan üzerinde konusulmaya baslanmis olan bu düsünce,1980'lere gelindiginde ancak genislemeye baslayabilmistir. Oysa ki Atatürk bakislarini bir noktada yogunlastirarak dalgin bir halde israrla sunlari sunlari söylüyordu:
"..Evet, bir Balkan Birligi ve sonra da Bati Devletleri Birligi beseriyeti ve uluslari, görünür görünmez felaketlerden koruyabilir. Yoksa insanligin basina gelecek sefalet ve istiraplara ölçü yoktur. Dünya bir uçurama dogru gidiyor…"
UÇAKLARLA iLGiLi KEHANETi
Atatürk uçaklarin henüz daha birakin savaslarda kullanilmasini normal günlerde bile kullanilmadigini ve birçok kimse için ölüm kutusundan baska bir sey olmayan günlerde Fransa'da Abidin Daver'e söyledigi uçaklarla ilgili sozler sunlardir:
"Teyyareler gün gelecek savaslarda önemli roller oynayacaktir."
1908 yilinda söylenen bu söz, Abidin Daver'in hiç aklina yatmadigini itiraf etmistir. Çünkü o yillarda uçagi savasta kullanilmasi akillarda dahi yok gibi bir seydi.
ANNESiNiN ÖLÜMÜYLE iLGiLi GÖRDÜGÜ RÜYA…
Zübeyde Hanim rahatsizligi arttigindan Ussakizadeler 'in evinde ogluna hasret vefat eder. Ancak bu haberi Pasa'ya nasil haber vereceklerini düsünüyorlardi. Annesinin ölümünden habersiz olan Mustafa Kemal, ayni saatlerde trenle çiktigi Yurt gezisinde uyumaktaydi. Gecenin ilerleyen saatlerinde gördügü kabus gibi rüya yüzünden kan ter içinde uyanir..Bir sigara yakar ve zile basarak kompartimanindaki hizmetine bakan Ali Çavus'u çagirip: -"Gördügüm rüya canimi sikti…"der. Ali Çavus :
"Hayirdir Pasam" deyince Atatürk de rüyasini anlatir: -"Pek hayir olacaga benzemiyor. Kirlik bir yerdeymisiz. Her taraf yesillik. Birden bire sel geliyor, annemi alip götürüyor. Endise ediyorum.Yaverlere söyle, Izmir'e telgraf çekip annemin saglik durumunu sorsunlar…"
Aci haber tez gelir derler…Kisa bir süre sonra Yaver Salih'in yolladigi sifreli telgrafle haber gelir. Atatürk telgrafin sifreli oldugunu derhal anlayarak: -"Annem öldü mü?" Ali Çavus üzgün bir sekilde telgrafi uzatir: - "Basiniz sag olsun Pasam." Gözleri yasla dolan Atatürk :
"Bana malum oldu..Bana malum oldu…Bunun kabusunu gördüm ben..Anam..Zavalli çilekes anam..Benim anam öldü baska analar sag olsun.." diyerek koltuguna çöker. Vatan hizmetinin zorunlulugu yüzünden annesinin cenaze törenine katilamaz.
HiNTLi MiHRACE 'NiN SIRRI
Hint halkı Atatürk`ü ve Türk halkını yanlız bırakmamıştı. Kurtuluş savaşından yıllar sonra,1929 yılında Bir hintli Mihrace Atatürk`ü Pera Palas`taki 101 No`lu odasında ziyarete gelmişti. Mihrace`nin Atatürk`ü hangi nedenle ziyaret ettiği ve adı hala bilinmiyor. Mihrace`nin ziyaretindeki bir sır da getirdiği hediyede yatmaktadır. Bu hediye altın sırmalı, hint işi ipek bir seccadedir. Seccadenin üzerinde bir şamdanın asili olduğu düz bir kemeri, her iki yanında birer güvercin bulunan beş kubbeli bir diğer kemerin çevrelediği görülmektedir. Bordür de fillerden oluşmaktadır. En ilginç yer ise her iki kemerin arasında orta kısımda dal kıvrımlari ve güllerin çevrimi ile olusan boslukta romen rakkamlı bir saatin bulunmasıdır ve saat 09.08`i göstermektedir. Atatürk Mihracenin ziyaretinden 9 sene sonra saat 09.05 `te vefat etmişti. Seccade halen Pera Palas`ta bulunmaktadır.
ATATÜRK`ÜN DiGER  ÖNGORULERi
Atatürk birçok defa geleceğe ait olayları büyük bir kesinlikle haber vermişti. Atatürk 1931 yılında, 2. Dünya savaşının patlamasının yakın olduğunu söylemiş ve bu konudaki düşüncelerini General McArthur`a şöyle anlatmıştı: "Versay antlasmasi, 1.Dünya Savaşı`na yol açan nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmadı. Tersine rakipler arasındaki uçurumu büsbütün derinlestirdi. şimdi içinde yaşadığımız barış dönemi, sadece bir ateşkesten ibarettir. Tersine rakipler arasındaki uçurumu büsbütün derinleştirdi. Avrupa`nın geleceği Almanya`nın alacaği tavra bağlıdır." General McArthur`a gore; savaşın 1940-1945 yılları arasında çıkacağını söyleyen Atatürk, Almanya`nın ancak Amerika`nin savaşa katılması ile yenileceğini ifade etmiştir. Atatürk hayatının sonlarına dogruda şöyle diyordu ; "Bir dünya savaşı yakındır. Bu savaş sonucunda, dünyanın durumu ve dengesi baştanbaşa değişecektir."

Atatürk, Mussolini hakkında da şu görüşlerini açıklamıştı: Mussolini bir maceraperesttir. Milletini bir uçuruma sürüklemektedir. Her tarafa saldırıyor. Bu adam yüzünden, çok şımarmış olan bu millete dersini vermeyi çok isterdim, lakin yakında bir küçük millet onlara layik oldugu dersi verecektir. Ve sunuda hatırlatırım ki, bir gun gelecek, Mussolini`yi kendi milleti linç edecektir." Bu görüşleri aynen gerçekleşmiştir.

Atatürk`ün bir rüyasını da Dr.Resit Galip Bey`den ögrenmekteyiz, "Mustafa Kemal Ankara`ya geldikten bir süre sonra ilginç bir rüya görmüştü. Ertesi gün bana şöyle anlattı: "Reşit Bey, rüyamda bana ``Paşam,İnönü`den ne haber?`diye sordunuz. Bende vaziyet kritiktir`cevabı verdim."Kritik nedir? Anlamadım ki!``dediniz. Bende "Bunun cevabını 15 dakikaya kadar veririm" diyerek odama çekildim.
"Mustafa Kemal bana bu rüyasını anlattığında düşman henüz İzmir`e çıkmamıştı, İnönü mevkii de henüz bir önem taşımıyordu. Aradan yıllar geçti 2.İnönü savaşı`nın kritik günlerinden biriydi. Mustafa Kemal`in arabası Millet Meclisinin önünde durdu. Hemen yanına koşarak, telaş ve endişe içinde, "Paşam, İnönü`den ne haber?"diye sordum. Aynen şu cevabı Verdi: "vaziyet kritiktir" O zaman ben: "Kritik nedir? Anlamadım ki!" dedim. O da: "Sana bunun cevabını 15 dakikaya kadar veririm" dedikten sonra gülümsedi ve ; "Hani Ankara`ya geldikten sonra bir rüya görmüşdüm, hatırladın mi?" Hafızamı yoklayarak, rüyasını anlattım. Gülerek; "İşte, rüya ayniyle vakidir. Ben İsmet`i tanırım, göreceksin 15 dakikaya kadar kendisinden muzafferiyet haberi alacağız." Gerçekten de 5 dakika geçmeden bir telgraf gelmiş ve 2.İnönü savaşı`nın da zaferle sonuçlandığını ögrenmişlerdi``.

Atatürk, Kurtuluş savaşından çok önce, Türkiye haritasi çizmişti. ittihatçıların Trakya`da 1907`de yaptıklari bir toplantı sırasında, bir Türkiye haritası çizmişti. Orada bulunanların anlattıklarına göre, o günkü Osmanlı devleti sınırlarıyla hiçbir ilgisi olmayan ve o zaman hiçbir anlam veremedikleri bu harita, gelecekte, yine Atatürk`ün kuracaği Türkiye Cumhuriyeti`nin haritasi olacaktı. Haritada bugünkü sınırlarımıza uymayan tek bir fark vardı; Atatürk, bizden ayrılmasına gönlünün bir türlü Razı olmadığı Kerkük`ü de Türkiye topraklarına katmıştı.

Atatürk hakkında yapılmış birçok kehanet vardır. Bunların en ilginci onun el falına bakan bedevinin söyledikleridir. Mustafa Kemal arkadaşları ile Bingazi`ye, Trablusgarp savaşına katılmaya gidiyordu. Yolda bir Bedevi`ye rastladılar. Bedevi el falına çok iyi baktığını ve genç subaylara da isterlerse bakabilecegini söyledi. Hepsi ellerini açarak bedevinin söylediklerini dinlemeye başladı. Sıra Mustafa Kemal`e gelince, o önce baktırmak istemedi ama arkadaşlarının ısrarı karşısında, sonunda o da elini bedevi`ye açtı. Bedevi ele bakar bakmaz yerinden sıçradı ve heyecan içinde: "Sen padişah olacaksın," dedi ve ilave etti "15 yil hüküm süreceksin."Genç subaylar gülüştüler ve yollarına devam ettiler. Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti`nin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyetin 14. yılında hastalandı. Karaciğeri kötüye gittiğinde çevresindekiler ona "Artık içme, Paşam" dediler. Atatürk onlara bir zamanlar yolda rastladıklari falcı bedevi`yi hatırlattı ve gülerek, "Arap vaktiyle söylemişti. Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecek... Hesapça bu son senemizdir..." Yıl 1938`di...

Uçakların ilk deneme ve gelişme dönemleriydi. Fransa`da yapılan bir uçak gösterisine katılan, birçok ulusun temsilcileri arasında, Osmanlı adesesi olarak Mustafa Kemal`de katılmıştı. Gösteriyi izleyenler, sırasıyla uçağa bindirilerek gezdiriliyorlardı. Sıra Mustafa Kemal`e geldiğinde, gösteride bulunan ve genç adesenin komutanı olan sahi, birden bir rahatsızlık duyarak Mustafa Kemal`in uçağa binmesine engel oldu. Öteki temsilcilerle havalanan uçak kısa bir süre sonra düştü ve içindekilerden sağ kurtulan olmadı.


Prof. Dr. Afet İnan "Atatürk hakkında hatıra ve belgeler" adli kitabında ilginç bir hatırasını naklediyor. Atatürk 09 Ocak 1936 Perşembe günü, dil ve tarih coğrafya Fakültesi’nin açılış dersinde okuması için Afet İnan`a : "Tarih belgelerinin ilerideki keşifleri buna dayanacaktır. Her tarihi kişinin söylediği sözler toplanabilecek ve böylece biz onları kendi seslerinden ve sözlerinden dinleyebileceğiz." diyerek yazıyı verir. Buna karşılık Afet İnan : "Bu çok uzak bir gelecekte belki olabilecek keşfin benim ifadem olarak verilmesine cesaret edemeyeceğimi" kendisine söylediğim zaman canı sıkıldı ve şöyle dedi : "Bunlar bir gün olacaktır... Görürsünüz, işitirsiniz..."
30 yıl sonra: Atatürk tarafından bu yazının verilmesinden 30 yıl sonra yine aynı ay ve günlere tesadüf eden, 01 Ocak 1966` da şöyle bir haber yayımlandı: Venedik`in Saint Georges Adası’ndaki Benedictis Manastırı Laboratuvarları’nda, manastır rahiplerinden Peleleri`nin yönetiminde, seslerin ahirimi esasına dayanan çok dikkate değer araştırmalar yapılmaktadır. İtalya İçisleri Bakanlığı,1962 `de başlayan bu çalışmaları kontrol etmektedir. Fakat elde edilen sonuçlar halen açıklanmamıştır. Saint Georges Adası’ndaki bilim kurulunun geçmişe ait sesleri toplayacak, elektronik araçlar üretmeye çalışmaktadırlar. Bilim adamları özellikle Demişten, Pisagor ve Jul Sezar’ın söylevlerinden kendi sesleri ile parçalar elde etmeye uğraşmaktadırlar. "Haberin sonunda ise daha açıklayıcı bilgilerin su anda verilemeyeceğinden bahsediliyordu.

ATATÜRK`ÜN GÖRDÜĞÜ SON RÜYA :

26 Eylül 1938 tarihinde Atatürk, rahatsızlığı ile ilgili olarak ilk defa hafif bir koma atlatmıştı. Prof.Dr. Afet İnan, olayı şöyle anlatıyor: "O geceyi rahatsız geçirdi, ilk hafif komayi o zaman atlatmisti. Ertesi sabahki açiklamasinda: "Demek ölüm böyle olacak" diyerek" uzun bir rüya gördüğünü" söyledi ve "Salih`e söyle, ikimizde bir kuyuya düştük, fakat o kurtuldu" dedi.
Atatürk`ün, burada "kuyuya düşme" sembolü ile gördüğü rüya vizyonu, kendisininde söylediği gibi ölümün habercisiydi. Salih Bozok`un kuyudan kurtulması ise bilindiği gibi, Atatürk`ün vefat ettiği gün, buna çok üzülen Salih Bozok`un da intihar etmesi ve sonunda onun kurtarılmasını simgeliyordu. İşte bu Atatürk`ün son rüyası idi... :((

RUHUN SAD OLSUN ATAM!


Cesitli Kaynaklardan Yapilmis Bir Derlemedir


AasmaEstefan


3 yorum:

TESADÜFEN DENK GELDİĞİM BİR YAZI...ATATÜRK HAKKINDA SÖYLENENLER YAZINIZI DESTEKLEDİĞİ İÇİN PAYLAŞMAK İSTEDİM.

http://www.dunyaana.com/tr/sizlerden-gelenler-tr-tr-1/1716-sirius-misyonu-tuerkiye-kanal-notu

Yazilariniz çok anlamlı güzel enerji dolu umut dolu bu umut ülkemize bizlere ışık veriyor. .Bende A RH negatifim ve o yazinizda birebir beni anlatiyor inanılmaz buldum ve sizi cok sevdim:)Doğum tarihimin toplamı 20 anlamını Biliyormusunuz. .Teşekkür ederim. .

Yorum Gönder