28 Ağustos 2014 Perşembe

SumerTanrisi Enki'nin Tabletleri

  

Bunlar; tanrı Enki’nin kulu; Eridu kentinin oğlu, usta yazıcı Endubsar’ın sözleridir:

Büyük Afetten sonraki yedinci yılın ikinci ayının on yedınci gününde büyük tanrı, insanoğlunun hayırhah biçimlendiricisi, her şeye gücü yeten ve iyiliksever efendim Enki tarafından çağırıldım.
Kötülük Rüzgarı şehre dogru yaklaşırken Eridu’dan çorak steplere kaçabilmiş olan az sayıda insanın arasındaydım. Ateş yakmak için çalı çırpı toplamak üzere kıra dogru uzaklaştığım bir sırada basımı kaldırıp baktım ki ne göreyim, güneyden bir Kasırga çıkageldi. Çevresinde kırmızımsı bir parlaklık vardı ve hiç ses çıkartmıyordu. Yere eriştiğinde karnından dört tane dik ayak çıktı ve parlaklık kayboldu. Kendimi yere atıp yüz üstü kapaklandım çünkü bunun bir ilahi görüm oldugunu biliyordum. Başımı kaldırıp bakınca yanı basımda ıkı ılahi içlinin durmakta oldgunu gördüm. Yüzleri insan yüzüydü ve giysileri cilalı tunç gibi parlamaktaydı. Bana adımla seslenip şöyle dediler; Büyük tanrı, efendi Enki tarafından çağırılıyorsun. Korkma çünkü kutsandın. Seni alıp göğe çıkartmaya ve onun Magan Ülkesinde, Magan Nehrinin ortasında adanın ustunde, savakların oldugu yerdeki meskenıne götürmeye geldik. Ve onlar konusurken, Kasırga ateşten bir atlı arabaymışcasına kendını yükseltip gitti. Her biri bir elimden tutup beni kaldırdılar, beni Yer ve Gök arasında kartalların süzüldükleri gibi hızla tasıdılar. Topragı ve suları, ovaları ve dalgaları görebiliyordum. Beni, büyük tanrının meskenınin girişindeki adanın üstünde yere indirdiler.

Ellerimi bıraktıkları anda daha once eşini benzerini görmediğim bir parlaklık beni sarıp yere çaldı; yasam nefesim boşalmışçasına yere yıgıldım. Adımı çağıran bir sesle, sanki en deri uykudan uyanırmısçasına kendime gelmeye basladım. Kapalı bir mekanın içindeydim. Karanlıkta ama bir ışıltı da vardı. Sonra adım, sesleri en derin tarafından bir kez daha soylendı. Sesi duyabiliyor olmama ragmen ne nereden geldiğini görebildim ne de konusanın kım oldugunu. Buradayım, dedim. Derken bu ses bana şöyle dedi: Adapa’nın evladı Enduupsar, yazıcım olasın, sözlerimi tabletlere yazasın, diye seni seçtim. Aniden, bu mekanın bir kısmında bir parlaklık peydah oldu. Yazıcılara has bir çalışma yeri gördüm: Bir yazıcı masası ve iskemlesi; ayrıca güzelce biçimlendirilmiş taş tabletler vardı. Ama ne kil tablet ne de yaş kil kabı gördüm. Masanın üstünde sadece bir yazı kalemi duruyordu; parlaklıgın ıcınde hiçbir kamış yazı kalemine benzemeyen şekilde duruyordu. Ve o ses tekrar konusup şöyle dedi: Eridu kentinin oğlu, sadık kulum Endubsar. Ben, efendin Enki’yim.

Sözlerimi yazıya dökmen için seni çağırttım çünkü Büyük Afetten dolayı insanoglunun basına gelenlerden dolayı çok uzgunum. Olayların dogru sırasını kayda geçirmek ısterım ki tanrılar da insanlar da ellerimin temiz oldugunu bilsinler. Buyuk Tufandan beridir Dünya’nun, tanrıların ve dünyalıların basina böyle bela gelmedi. Ama Büyük Tufan mukadderdi. Ancak büyük afet mukadder değildi. Yedi yıl önce olan bu afet olmak zorunda degıldı. Önlerinebilirdi ve ben, Enki bunu önlemek için elimden gelen her seyi yaptım heyhat, başaramadım.

Kısmet miydi yoksa kader mi? Kararı gelecekte verile çünkü günlerin sonunda bir Yargılanma Günü olacaktır. O gün Dünya sarsılacak ve nehirler yatak değiştirecek; öğle vakti karanlık çökecek, geceyse göklerde bir ateş olacak; geri dönen göksel tanrının günü olacak o gün. Ve ister tanrılardan ister insanlardan olsun kimin hatatta kalıp kimin yok olacagı; mukadder olan şey bir devrenın içinde tekrarlanacaktır ve kısmet olan şey ve de yalnızca kalbin niyetının iyiye mi kötüye mi yol açtıgı yargılanacaktır. Ses sessizleşti sonra büyük tanrı tekrar konusup şöyle dedi: İşte bu nedenle ki sana Başlangıcların ve Önceki Zamanların gerçek hıkayesini anlatacagım çünkü gelecek, geçmişte yatmaktadır.

Kırk gün kırk gece ne bir şey yiyecek ne de içeceksin; yalnızca bir kereliğine su ve ekmek göreceksin ve bu seni görevin bitene dek idare edecek. Ses durakladıve birdenbire, mekanın baska bir yerinde bir ışıltı ortaya cıktı. Bir masa gördüm; üstünde bir tabak ve kupa vardı. Kalkıp oraya gittim; tabakta ekmek ve kupada su oldugunu gördüm. Büyük tanrı Enki’nin sesi yine konusup şöyle dedi: Endubsar, ekmekten ye ve sudan iç; kırk gün kırk gece tok kal. Söylendiği gibi yaptım. Sonrasında o ses bana yazıcı masasına oturmamı söyledi; oradaki ışıltı çoğaldı.

Oldugum yerde ne bir kapı nede bir gedik vardı ama yinede ortalık gün ortası gibi pırıl pırıldı. Ve ses şöyle dedi: Yazıcı Endubsar, ne görüyorsun? Başımı kaldırıp bakınca ışıltının huzmelerinin masaya, taslara ve yazı kalemine döküldüğünü görüp şöyle dedim: Taş tabletler görüyorum ve renkleri gök yüzü gibi duru. Daha önce hiç görmediğim bir yazı kalemi görüyorum; sapı hiç de kamışa benzemiyor ve ucu ise bir kartalın pencesini andırıyor. Ve ses şöyle dedi: Bunlar, üstünde sözlerimi yazacagın tabletlerdir. İsteğim üzerine en iyi lacivert tasından iki pürüzsüz yüzü olacak şekilde kesildiler. Gördüğün yazı kalemi ise bir tanrının eseridir; sapı altın gümüş alaşımından ve ucu ise ilahi kristalden yapılmıştır. Sağlamca eline oturacak ve tabletin üstünü sanki ıslak kili işaretliyormuşçasına kolayca kazıyacaksın. Ön yüze iki sütun halinde yazacaksın, her bir taş tabletin arka yüzüne iki sütun halinde yazacaksın. Sözlerimden ve cümlelerimden sapmayacaksın!

Bir duraklama oldugunda taşlardan birine dokundum; yüzeyi pürüzsüz cilt gibiydi, yumusacık geldi elime. Kutsal yazı kalemini elime aldım, tüy gidi hafifti. Sonra büyük tanrı Enki konusmaya basladı ve ben onun sözlerini, tam söylediği gibi yazmaya basladım. Sesi bazen gürdü, bazende neredeyse fısıltı. Bazen sesinde neşe veya gurur vardı, bazense acı ve ıstırap. Ve bir tabletin iki yüzü de yazıyla dolunca, devam etmek ıcın diğerini aldım. Son sözleri söyledikten sonra büyük tanrı durakladı ve derin bir iç çekiş sesi duydum. Ve şöyle dedi: Kulum Endubsar, kırk gün kırk gece boyunca sözlerimi sadakatle kayda geçirdin. Görevin burada tamamlandı. Şimdi bir başka tablet al eline; üstüne kendi yeminini yazacak ve sonuna ise mührünle tanıklık ettiğini gösteren işareti basacaksın, tableti alıp diğer tabletlerle birlikte ilahi sandığa koy çünkü belirlenmiş bir zamanda, seçilmiş olanlar gelip sandıgı ve tabletleri bulacak ve sana yazdırdıgım her seyı oğrenecekler; Başlangıçların, Önceki Zamanların ve Eski Zamanların ve Büyük Afetin gerçek hikayesi bundan böyle Efendi Enki’nin Sözleri olarak bilinecek. Ve bu geçmişe Tanıklık Kitabı ve geleceğin Kehanet Kitabı olacak çünkü gelecek, geçmişte yatmaktadır ve başlar da son olacaktır. Durakladı ve ben tabletleri alıp onları dogru sırasıyla birer sandıga yerleştırdım.

Sandık akasya agacından yapılmıstı ve dısı altın kaplamaydı. Bir duraklama oldu ve sonra efendim Enki şöyle dedi: Sana gelince Endubsar, büyük bir tanrıyla konustun ve beni görmesen de huzurumda kaldın. Böylece kutsanmış oldun, bundan böyle benım halka seslenen sözcüm olacaksın. Onlara dogru hayat sürmelerini tembihle çünkü iyi ve uzun bir hayatın temelidir bu. Onları teselli de edeceksin çünkü yetmiş yıl içinde şehirler yeniden kurulup ürünler yeniden filizlenecek. Esenlik olacak ama savaş da olacak. Yeni uluslar kudretli hale gelecek, krallıklar kurulup yıkılacak. Eski tanrılar bir kenara çekilecek ve kısmetleri yeni tanrılar belirleyecek. Ama günlerin sonuna gelindiğinde hakim olacak olan kaderdir ve gelecekle ilgili olanlar, benım geçmışle ilgili sözlerımın ıcınde önceden bildirilmiştir. Bunların hepsini, Endubsar, halka sen anlatacaksın. Sonra bir duraklama ve ardından sessizlik geldi. Ve ben, Endubsar yere kapaklanıp sordum: Peki ama ne söyleyeceğimi nasıl bileceğim ? Ve efendi Enki’nin sesi şöyle dedi: Gökde işaretler olacak ve söylenecek sözler sana rüyalarda ve görümlerde gelecek. Senden sonra baska seçmilmiş peygamberler (insanlar anlamın da) de olacak. Ve en sonunda bir Yeni Yer ve bir Yeni Gök olacak ve de peygamberlere artık ihtiyac kalmayacak. Sonra sessizlik çöktü ve ışıltılar söndü ve ruh beni terk etti. Tekrar kendime geldiğimde, Eridu’nun dısındaki tarlalardaydım. Usta Yazıcı Endubsar’ın Mührü...

Usta Yazıcı Endubsar’ın Mührü EFENDİ ENKİ’NİN SÖZLERİ
Birinci Tabletin Özeti: Sümer’in yıkımına ağıt Nükleer bulut yayılırken tanrılar şehirlerinden nasıl kaçtılar Tanrılar Meclisindeki Görüşmeler Dehşet Silahlarını serbest bırakmakla ilgili meşum karar Tanrıların kökeni ve Nibiru’daki ürkütücü silahlar Nibiru’nun kuzey – güney savaşları, birleşme ve hanedan saltanatları Nibiru’nun güneş sistemindeki yeri Küçülüp incelenen bir atmosfer iklim değişikliklerine sebep olur Atmosfere kalkan yapmak için altın elde etme girişimi başarısız olur Bir gaspçı olan Alalu volkanik gazları harekete geçirmek için nükleer silahları kullanır Hanedanın varisi Anu, Alalu’yu tahtan indirir Alalu bir uzay aracı çalıp Nibiru’dan kaçar.

Işıldayan bir gezegen olan Nibiru’nun betimlemeleri İkinci Tabletin Özeti: Alalu’nun nükleer silahlarla donanmış uzay aracıyla uçuşu Rotasını Ki’ye, yedinci gezegene (Dünya) çevirir Niçin Dünya’da altın bulmayı ummaktadır Güneş Sisteminin kozmogoni; Tiamat’ın suyu ve altını Nibiru’nun dış uzaydan gelip ortaya çıkışı Göksel Savaş ve Tiamat’ın parçalanması Tiamat’ın bir yarısı olan Dünya ondan sularını ve altını miras alır Tiamat’ın ana uydusu Kingu. Dünya’nın Ay’ı haline gelir Nibiru’nun kaderi sonsuza dek Güneş’in etrafında dönmektedir Alalu’nun gelişi ve Dünya’ya inişi Altın bulan Alalu, Nibiru’nun kısmetini ellerinde tutmaktadır.
Babil döneminden kalan bir Göksel Savaş betimlemesi Üçünü Tabletin Özeti:Alalu haberi Nibiru’ya ışınlayıp yeniden krallık iddiasına bulunur Şaşıran Anu meseleyi krallık meclisine sunar Anu’nun Önde Gelen Oğlu Enlil, olayı yerinde doğrulamayı önerir Anu’nun İlk Oğlu ve Alalu’nun damadı olan Ea bu iş için seçilir Ea gök sandalını bu yolculuk için hünerle donatır Anzu tarafından uçurulan uzay gemisi elli kahramanı taşımaktadır Zorlukları atlatan Nibirulular, Dünya’nın manzarasına kayran kalır Alalu’nun yönlendirmesiyle, suya inip kıyıya çıkarlar Evden Uzaktaki Ev’i, Eridu’yu yedi günde kurarlar Sulardan altın çıkartma işlemine başlar Miktar çok az olmasına rağmen Nibiru hemen yollanmasını talep eder Pilotlardan biri olan Abgal bu yolculuk için Alalu’nun gemisini seçer Yasaklanmış nükleer silahların gemide oldugu keşfedilir Ea ve Ebgal Dehşet Silahlarını gemiden çıkartıp saklarlar.

Dünya – Mars bağlantısı (M.Ö. 2500 civarından bir betimleme) Dördüncü Tabletin Özeti:Nibirulular azıcık altın tedariğine bile sevinirler Altının atmosfere kalkan olarak kullanımı sınanır ve başarılı olur Dünya’ya daha cok kahraman ve yeni araç gereç yollanır Sulardan altın çıkartma işlemi hayal kırıklığı yaratmayı sürdürür Ea, Abzu’da derinlerden kazılıp çıkartılması gereken altın kaynakları bulur Önemli bir karar için Enlil, sonra Anı Dünya’ya gelirler Üvey kardeşler kavga edince alacakları görevler kurayla belirlenir Enki (Dünya’nın Efendisi) unvanını alan Ea Abzu’ya gider Enlil, sabit tesisleri geliştirmek için Edin’de kalır Anu ayrılmaya hazırlanırken Alalu’nun saldırısına uğrar Yargılanan Yediler Alalu’yu Lahmu’ya sürgün cezasına çarptırırlar Anu’nun kızı Ninmah tıp subayı olarak Dünya’ya yollanır Lahmu’da (Mars) uğrayan Ninmah, Alalu’yu ölmüş bulur Alalu’nun yüzünü andıracak biçimde oyulan bir kaya onun mezar taşı olur Anzu’ya Lahmu İstasyonunun komutası verilir.
                                                    (Mars'ta bulunan kayalara oyulmus yuz )

Suların ve madenlerin tanrısı olarak betimlenen Enki.Beşinci Tabletin Özeti:
Ninmah bir grup kadın hemşire ile Dünya’ya varır İksir sağlayan bitkiler yetiştirilmesi için tohumlar getirir Enlil’e, evlilik dışı beraberliklerinden doğan oğlu Ninurta’nın müjdesini verir Enki, Abzu’da bir mesken ve maden ocakları kurar Edin’De, Enlil uzay ve diğer tesisleri kurar Dünya’daki Nibiruluların ( ‘ Anunnakiler ‘ ) sayısı altı yüzü bulur Üç yüz ‘ İgigi ‘ Lahmu’daki (Mars) tesisleri işletir Sud’a zorla sahip oldugu için Enlil sürgüne gönderildiği sırada saklanan silahları öğrenir Sud, Enlil’in eşi Ninlil olur, ona bir oğul doğurur (Nannar) Ninmah Abzu’ya gidip Enki’ye katılır, ona kız çocuklar doğurur Enki’nin eşi Ninki, oğulları Marduk ile gelir Enki ve Enlil daha çok oğullar edindikçe Dünya’da kabileler oluşur Çektikleri güçlükler nedeniyle İgigiler, Enlil’e karşı bir darbe yapar Ninurta, onların önderi Anzu’yu hava savaşlarında yener Daha çok altın çıkartmaları izin zorlanan Anunnakiler isyan eder Enlil ve Ninurta isyancıları suçlarlar Enki yapay yolla İlkel İşçiler oluşturmayı önerir.

Enlil, Ninmah, Enki ve İsimud (Sümer betimlemesi)Altıncı Tabletin Özeti:
Duyduklarına inanamayan önderlere Enki bir sır açıklar: Abzu’da, Anunnakileri andıran bir yaratık serbestçe dolaşmaktadır, Onun yaşam özü Anunnakilerin yaşam özüyle çoğaltılarak Zeki bir İlkel İşçi olması için niteliği arttırılabilir. Enlil, Yaratmak Her Şeyi Başlatan Baba’ya mahsustur, diye bağırır Ninmah, Suretimizi zaten mevcut bir yaratığa vereceğiz, diye savunur Hayatta kalabilmek için altına fena halde ihtiyacı olan önderler ‘evet’ derler Enki, Ninmah ve Enki’nin oğlu Ningişzidda deneylere başlarlar Pek çok başarısızlıktan sonra kusursuz model Adamu elde edilir Bubaşarısından dolayı Ninti ( ‘Yaşam Hanımı’ ) unvanını alır Enki’nin eşi Ninki dişi Dünyalının, Ti-Amat’ın biçimlendirilmesine yardım eder Melez olan Dünyalılar çiftleşmekte ama üreyememektedirler Ningişzidda onların Yaşam Ağacına iki önemli dal daha ekler Onaylanmamış işler yapıldıgını keşfeden Enlil, Dünyalıları kovar.

Ningişzidda’nın çift sarmalı DNA amblemi Yedinci Tabletin Özeti:Abzu’ya dönen Adamı ve Ti-Amat’ın çocukları olur Dünyalılar çoğalıp madenlerde ve hizmetkar olarak çalışmaya başlarlar Enlil’in ikiz torunları Utu ve İnana doğar Anunnaki çiftlerinin Dünya’da çocukları doğar İklim değişiklikleri Dünya ve Lahmu’da güçlüklere sebep olmaktadır Nibiru’nun yörüngesi üstünde yol alırken yaklaşmasına afetler eşlik eder.
Enki ve Marduk Ay’ın inceler ve buasının yaşanmaz olduguna karar verirler Enki takım yıldızları ve Göksel Zamanı belirler Kendi kısmetınden dolayı gücenik olan Enki, Marduk’a en üstün olacağı sözünü verir Anu yeni uzay limanının komutasını Marduk’a değil, Utu’ya verir Enki iki Dünyalı dişi ile birleşir Biri Adapa adlı oğul, diğeri Titi adlı bir kız doğurur Babaları oldugunu saklayan Enki onları buluntu cocuklar olarak yetiştirir Çok zeki olan Adapa ilk Uygar İnsan olur Adapa ve Titi çiftleşir; iki oğulları olur: Ka-in ve Abael.

Utu (Şamaş) ve İnanna (İştar)Sekizinci Tabletin Özeti:Adapa’nın geniş kavrayışı Nibiru’nun alimlerini şaşırtır Anu’nun buyrugu üstüne Adapa Nibiru’ya götürülür Bir Dünyalının ilk uzay yolculugu Enki Adapa’nın babasının kimliğini Anu’ya açıklar Enki yaptıgı işi, besin ihtiyacının kalmaması bahanesiyle haklı çıkarır Adapa çiftliğe ve çobanlıga başlamak üzere geri yollanır Enlil ve Enki tahıl tohumları ve davar nesilleri oluştururlar Ninurta Ka-in’e tahıl yetiştirmeyi öğretir.
Marduk Abel’e çobanlıgı ve yün eğirmeyi öğretir Su yüzünden dövüşürken Ka-in bir yumrukla Abel’i öldürür Ka-in cinayetle suçlanıp sürgüne yollanır Adapa ve Titi’nin başka çocukları olur ve aralarında evlenirler Adapa ölüm döşeğinde, varisi olarak oğlu Sati’yi kutsar Torunlarından biri olan Enkime, Marduk tarafından Lahmu’ya (Mars'a)götürülür.

Ninurta ve İlahi Kartal sembolü Dokuzuncu Tabletin Özeti: İnsanlık çoğalır; Adapa’nın soyu kraliyeti oluşturur Enlil’e karşı gelen Marduk bir Dünyalı kadını eş alır Göksel karışıklıklar ve iklim değişimleri Lahmu’yu etkiler İgigiler Dünya’ya inerek Dünyalı kadınları yakalayıp eş alırlar Rastgele ilişkilere giren Enki’nin bir insan oğlu olur, Ziusudra Kuraklıklar ve salgın hastalıklar Dünya’da büyük ıstıraplara sebep olur Bunu işlenen günahların mukadder cezası olarak gören Enlil anayurda dönmek ister Gizemli bir elçi onları kaderlerine karsı gelmemeleri konusunda uyarır Afete yol açacak Tufanın yaklaştıgını gösteren işaretler artar Anunnakilerin çoğu Nibiru’ya dönmek üzere yola çıkarlar Enlil, insanlıgın yok olmasına izin verecek bir planı zorla kabul ettirir Enki ve Ninmah Dünya’nın Yaşam Tohumlarını koruma altına almaya başlarlar. Geride kalan Anunnakiler Tufan Gününe hazırlanırlar Uyarı işaretini Aşağı Dünya’nın Efendisi Nergal verecektir,

Enki Tufan ile ilgili sırrı açıklıyor Onuncu Tabletin Özeti:Gizemli elçi bir rüya görümde Enki’ye görünür Enki’ye oğlu Ziusudra (Baska kaynaklarda Nuh veya Noah diye geciyor.) aracılıgıyla insanlıgı kurtarması söylenir Enki bir bahaneyle Ziusudra’yı bir denizaltı inşa etmeye yönlendirir Tekneye bir kılavuz biner, yanında Dünya’nın yaşam tohumlarını getirir Nibiru’nun yaklaşması Akdiyar’ın buz örtüsünün kaymasına neden olur Oluşan gel git dalgası Dünya’yı suyla kaplar Geride kalan Anunnakiler Yörüngeden Dünya’nın başına gelenlere hayıflanırlar Sular çekilir; Ziusudra’nın teknesi Kurtuluş Dağının (Kuran'da Cudi Dagi,Tevrat'ta Agri Dagi, bazi digger kaynaklarda ise Ararat Dagi diye gecer.)üstüne oturur. Bir Kasırgayla aşağıya inen Enlil, Enki’nin hilesini keşfeder Enki bunun Her Şeyin Yaratıcısı tarafından mukadder kılındığına Enlil’i ikna eder. Felaketten sağlam kurtulan İniş Platformunu geçici üs olarak kullanırlar Orada kurulan Yaratılış Odasında tahıllar ve davarlar biçimlendirilir Denizlerin Ötesindeki Diyarlardan bol miktarda altın bulunur Eski diyerlarda yeni uzay tesisleri kurulur Bunlar arasında iki yapay dağ ve aslan biçimli bir yontu (Misir piramidleri ve Aslan kafali sfenkten bahsediyor)vardır Ninmah yeniden şiddetlenen rekabeti çözmek için bir barış planı önerir Davarlar ve tahıllar İnsanlığa bahşedilir.

On Birinci Tabletin Özeti:Uzay Limanının toprakları, Tilmun tarafsız bölge ilan edilir Ninharsag olarak yeni bir unvan alan Ninmah’a bağışlanır Marduk Kara Diyarları alır, Enlilciler Eski Diyarları Marduk’un torunları tartışır; Satu, Asar’ı öldürür Asar’ın eşi Asta kendi kendini dölleyerek Horun’u doğurur Tilmun semalarındaki hava savaşlarında Horon, Satu’yu yok eder Enlilciler başka bir uzay limanının yapımına girişmeden akıllıca oldugunu düşünmektedir Enki’nin oğlu Dimuzi ile Enlil’in torunu İnanna birbirlerine aşık olur Sonuçlardan korkan Marduk, Dumuzi’nin ölümüne yol açar Dumuzi’nin cesedini ararken İnana ölüme terk edilir ve sonra diriltilir İnanna, Marduk’u yakalayıp cezalandırmak üzere bir savaş açar Enlilciler, Marduk’un Büyük Tepede saklandıgı yere girerler Marduk’u diri diri gömmek üzere en üst odayı mühürlerler Marduk’un eşi Sarpanti ve oğlu Nabu onun yaşamının bağışlanması için yalvarırlar Tepenin sırlarını bilen Ningişzidda, Marduk’a ulaşır Hayatı bağışlanan Marduk sürgüne yollanır Enki ve Enlil Dünya’yı oğulları arasında bölüştürürler.

Ninurta’nın Zaferi ve Büyük Piramitler On İkinci Tabletin Özeti: Toprak kurur, ovalar ve nehir vadilerine yenıden yerleşirler Denizlerin Ötesindeki Diyardan bol miktarda altın çıkar Anu ve eşi Antu unutulmaz bir ziyaret için gelirler Hatıralarını tazeleyen önderler Kaderin piyonları olduklarını fark ederler İnsanlığa üç uygarlık bölgesi tayin ederler Dünya’dan ayrılmadan önce Anu tarafından affedilen Marduk hala isyankardır Birinci Bölge ve uzay tesisleri Enlilcilerin topraklarıdır İnsanlıgın ilk uygarlıgı Birinci Bölge (Sümer)de başlar, Marduk kanuna aykırı bir fırlatma kulesi inşa etmek üzere bir bölgeye el koyar, Enlilciler tarafından engellenen Marduk İkinci Bölgeyi ele geçirir (Misir'i)Ningişzidda’yı (Tot) tahttan indirip uzak diyarlara sürgün eder Kendisini yeni bir dinin en üstün tanrısı Ra ilan eder Yeni bir uygarlıgın basladıgını göstermek üzere firavun saltanatını başlatır Enlil, oğlu İşkur’u metal kaynaklarının koruyucusu olarak tayin eder İnanna’ya Üçüncü Bölgedeki (İndüs Vadisi) hakimiyet bölgesi verilir.

Tanrılar krallığı bahşeder, savaşlar başlar On Üçüncü Tabletin Özeti:Tanrılar için kutsal semtleri olan kraliyet şehirleri çoğalır Yarı tanrılar saraylarda ve tapınaklarda kral ve rahip işlevi görmeye başlar Marduk maliyetindeki takipçilerine ölümden sonra sonsuz yaşam sözü verir Sümer’de İnanna Diriliş inancını teşvik eder Göksel alamet ve olacakları önceden bildirme taraftar kazanır Marduk yaklaşan çağın kendı burcu Koç Çağı olacagını ilan eder Ningişzidda bunun aksini göstermek üzere taş gözlemevleri inşa eder İsyanlar, savaşlar ve istilalar Enlilci ülkelerin dengesini bozar Gizemli elçi Enlil’e görünüp bir afetin geleceğini bildirir Hayatta kalanlara önderlik etmesi için bir Layık Adam seçmesi için Enlil’e talimat verir Enlil, kraliyet ailesinden rahiplik yapan bir ailenin oğlu olan İbruum’u seçer Nabu tarafından toplanan ordular uzay limanını ele geçirmeye kalkışırlar Enki’Nin kararını iptal eden tanrılar Dehşet Silahlarına başvururlar Ninurta ve Nergal uzay limanını ve günahkar şehirleri ortadan kaldırırlar Sürüklenen nükleer bulut Sümer’deki herkese ve her şeye ölüm taşır Tepeler Tanrısı ve Seçilmiş Adam On Dördüncü Tabletin Özeti Marduk’un seçtiği merkez olan Babil afetten etkilenmez Enki bunu Marduk’un kaçınılmaz hakimiyetinin alameti olarak görür Enlil geçmiş, Kısmet ve Kader üstünde düşünür Marduk’un en üstün olduğunu kabul eder ve uzak diyarlara çekilir Erkek kardeşler duygu dolu bir vedalaşma yaşar Enki, Geçmişi Geleceği önceden bildiren bir kılavuz gibi görür Tüm olanları gelecek nesillere kalması için kayda geçirmeye karar verir Yazıcı Endubsar’ın amblemi Şaşaalı Marduk’u gösteren bir Babil betimlemesi Nibiru’lu Anu’nun İlk Oğlu Enki’nin sözleri budur.

On dördüncü tablet: Efendi Enki’nin sözleri, Eridu’nun evlatlarından biri olan Udbar’ın oğlu baş yazıcı Endubsar tarafından Büyük Efendi Enki’nin ağzından çıktığı gibi, Ne bir eksik, ne bir fazla yazıldı. Efendi Enki tarafından uzun ömürle kutsandım.....

Alinti

0 yorum:

Yorum Gönder