20:32 -
25.Kare Teknigi,Beyin Programlama,Disardan Bilincaltini Programlama,Kabal İnsanlari Nasıl Kontrol Ediyor?,Subliminal Mesajlarla Insan Beynini Kontrol Etme,Uyanis,Uyanis Rehberi
7 comments
Kabal İnsanlari Nasıl Kontrol Ediyor?
1-Dışardan bilinçaltımızı programlayarak:
Çocukken özgürüz, korkusuzuz, safız,
temiziz ve yaratıcıya çok yakınız. Sonradan, dışardan programlanmalarla,
başkalarının istediği bir bireye dönüşerek, özgürlüğümüzü kaybederiz. En başta
ailemiz tarafından programlanmaya başlanırız. Geldiğimiz ailenin, dini
değerlerine, inanç kalıplarına ve kültürüne uygun eğitim alarak programlanırız.
Amaç, onları üzmeyecek, karşı gelmeyecek, sadık bir bireye dönüşmektir. Hem
aileye hem sisteme uygun bireyler olana kadar, dışardan programlanma aşama
aşama devam eder. Aileden çıkan çocuk; okullar aracılığıyla tek tip eğitim
sistemiyle, birer robot şeklinde programlanır. Bu programlanma; cezalandırma,
pişmanlık, suçluluk ve sevgisizlik duyguları da yüklenerek güçlendirilir.
Çünkü, bizden beklenen kişi olmaya mecburuz. Aksi halde, sistem bizi bozuk bir
makineymiş gibi tamir etmeye çalışır ve ayarlarımızı bozar. Uyum sağlayamazsak,
hasta veya deli kategorisine alınararak ilaçlarla pasif moda getiriliriz. Bunun
adı da ‘şifa’ olur.
Böylece düşünemeyen, hayal kurmayan, sorgulamayan,
ayıran, bölen, yargılayan, korkan ve koşulsuz biat eden bireylere dönüşürüz. İçimizdeki
çocuğu, dört duvar içine hapsedip, dışardan programlanmış bir zihinde yaşamaya
başlarız. Kim olduğumuzu, niçin dünyaya geldiğimizi unuturuz. İlizyonun içinde
kayboluruz. İçimizdeki çocukla bağlantımız kopar ve acı çekeriz. Bu sistemin işlemesine
yardım eden en önemli etkenler de; din, para, politika, cinsellik ve eğitim
sistemidir.
Şimdi gelen çocuklar, bu sisteme uyum sağlayamıyorlar
ve okula gitmek istemiyorlar. Onlar, zaten donanımlı geliyorlar. Herşeyi
biliyorlar. Sadece yüzeye çıkarmakta zorlanıyorlar. Bunun sebebi de doğdukları
andan itibaren dışardan gelen kötü programlanmalar ile, içerdeki potansiyellerinin
bastırılmasıdır.
Bu çocuklar; az uyuyan, az yiyen, başka boyutlardan sesler
duyan ve görüntüler gören, kendi kendine dil öğrenen, telepatik, medyumluk
gibi özel yetenekleri olan çok zeki çocuklardır. Gün gelecek okula
bile gitmeden herşeyi kendileri öğreniyor olacaklar.
Dünya'ya önce gökkuşağı çocukları geldi. Gökkuşağı serisi
1970'lerde dünyaya sevgi ve barışı yaymaya çalıştılar. Ancak karanlık tarafından,
farkedildiler ve önleri kesildi. Bu ışık çocuklarının artmasından korktukları
için; hayatımıza klorlu suyu, DNA’sıyla oynanmış tohumları, aşıları ve
hastalıkları soktular. Sonraki yıllarda dünyamıza indigolar geldi. 2000
yılından sonra indigolara, yıldız tohumu çocuklar eşlik etti. 2012 yılından
itibaren, kristal çocuklar gelmeye başladı. Şimdi ise elmas çocuklar geliyor.
Hem de milyonlarcası...Bu çocuklar Dünya'yı ayağa kaldıracaklar ve bizi kurtaracaklar.
Onlar bizim geleceğimiz. Onları mümkün olduğunca sistemden uzak tutmalıyız
ve korumalıyız. Önlerini açarak, yapmak istedikleri için destek vermeliyiz.
Onlar çocuk değiller, aslında bizim atalarımızdır. Hepimizden daha yaşlı ve
daha bilgedirler. Dünya’yı bu özel çocuklar ve onların doğmasına portallık eden
kadınlar kurtaracaktır.
Bu yüzden de karanlığın şu an ki hedefi; çocuklardır. Çünkü;
sevginin, ışığın, şifanın, barışın, hayvanların ve doğanın koruyucularıdır
onlar. Gaia’nin çarpan yüreğidirler onlar…Bu yüzden de çok iyi korunmaları gerekir.
2-Subliminal
mesajlarla ve 25. kare tekniği ile zihinlerimizi kontrol ederek:
Sömürücü ve emperyalist düzen,
asla bilinçli ve zeki toplum istemez. Çünkü bilinçli toplumlar çabuk uyanır ve ayaklanır.
Onları kontrol altında tutmak zorlaşır. Sömürmek
ve haklarından çalmak
zorlaşır. Uyanmış
kitleler, kölelik düzenine engel teşkil
ederler. Bu yüzden de neler olup bittiğini anlayamayan, anlasa da tepki göstermeyen, hakları için savaşmayan ve ‘Bana dokunmayan yılan
bin yaşasın’
modunda bir insan türüne
ihtiyaç duyarlar. Bunu da planlı ve programlı olarak ince ince işleyerek başarıya ulaşırlar. ‘Subliminal mesajlarla zihin kontrolü’ özellikle teknoloji ve medya sektörünün
yaygınlaşması ile birlikte ortaya çıkmış bir 'Piskolojik Savaş Silahıdır'.
Medya
organları, bilgisayar, internet ve sinema en büyük beyin yıkama araçlarıdır. Asıl
hedef çocuklardır. Çünkü “Ağaç yaş iken eğilir.” Bilinçaltımız, telkin
yoluyla ikna olmaya müsaittir. Bütün
alışkanlıklarımız, inançlarımız ve kendiliğinden gelişen eylemlerimiz belleğimize
kaydolur ve zamanla bunlar tekrarlandıkça bilinçaltı tarafından ‘kodlanma’ olarak
kabul edilir. Bilinçaltı, depoladığı bu bilgileri kullanarak bizim ruh halimizi veya
kararlarımızı etkiler. Bilinçaltımız biz farkında olmadan, evrenden sürekli
sinyaller alır ve hafızasına kaydeder. İşimize yaramayan milyarlarca kayıt
barındırır. Bu kayıtlardan, bizim ilgi alanımıza göre verileri kullanır,
diğerleride hafızada bir yerlerde kalmaya devam eder. Bilinçaltımız bir
bilgisayar gibidir. Yükleme yada silme yapılabilir. Hatta bilinçaltı kayıtları
kopyalanıp başka bir yere taşınabilir. Bilim adımları, önümüzdeki 20-30 yılda,
insan bilincinin bir bilgisayara yada başka bir bedene transfer edilebileceğini
söylüyorlar. Bilinç, klonlanmış bedenlerin beynine, bilinç olarak aktarılabilecek.
Kabal’ın bu çalışmaları çoktan başardığına ve malum aile bireylerinin, kendi
bilinçlerini zamanı geldiğinde, yarattıkları yeni bedenlere transfer edip, ondan
sonra da eski beden için ölmüş süsü verilerek ortadan kaldırdıklarını düşünüyorum.
Subliminal Mesaj Tekniği:1940’lı yıllarda Hitler Almanya’sının
denemeye başladığı, telkinle zihin kontrolü çalışmalarına, daha sonra Rusya ve
Amerika devam etmiştir. Akıl hastanesindeki hastalar, cezaevlerindeki suçlular
ve kimsesiz insanlar üzerinde bilinçli olarak yıllarca denemeler yapılarak, başarı
elde edilmiş ve günümüze kadar da yeni zihin kontrol teknikleri geliştirilmiştir.
Bu tekniklerden en önemlileri ‘Subliminal mesaj’ ve ‘25. Kare’ tekniğidir. Bir
çok devlet, halkını kontrol altında tutmak için; zihin kontrolüne önem vermekte
ve çok büyük paralar harcamaktadır. Öyleki sadece zihin kontrolü yapmak için tv
kanalları kuruluyor, filmler ve diziler yapılıyor. Özellikle çizgi filmler, en
kolay subliminal mesaj tekniği uygulanan programlardır ve hedefleri de;
çocuklardır.
Belirlenen tek tip fikirlerin; insanlara
görsel karelerle empoze edilmesi uzun zamandır subliminal mesaj tekniği ile
yapılmaktadır. Subliminal mesaj; ekrandaki bir nesnenin içine dikkatli
bakılmadıkça farkedilemeyecek kadar belirsiz şekilde, bir sembol, resim yada
kelime yazılarak, bilinçaltına ekilmesi şeklinde oluyor. Belirli bir süre bu
mesaj tekrar edilirse de bilinçaltı tarafından bir programlanma olarak kabul
ediliyor. Bunların hepsi, biz farkında olmadan oluyor. Çünkü bilinçaltımız, alanımıza
yayılan milyarlarca gerekli-gereksiz bilgiyi sinyal şeklinde alıp kaydediyor.
25. Kare Tekniği: Bu teknik
en çok televizyon ve sinemalarda yayınlanan programlarda kullanılıyor. Müzik
videoları, bilgisayar oyunları da bunun içindedir. İzlediğimiz filmlerin sinema
bandında; saat, dakika ve saniye olarak dizilişi vardır. Her bir görüntüde
saniyeden sonra gelen karede 24 tane küçük kare bulunur. Bu her küçük 24 kare,
bir ekran büyüklüğünde kareyi oluşturur. Bu sıralamada yer alan ‘control-track’
denilen aralık; kesilerek anlık bir görüntü şeklindeki 25. kare oluşturulur. Böylece
görüntü; 1/24 yerine 1/25 olur ve her 25. karedeki görüntü, ekranda en dikkatli
izleyicilerin bile farkına varamayacağı bir patlama şeklinde görünüp kaybolur
ve bilinçaltına kaydolur. Bu olay saniyeler içinde olduğu için gözle görülemez.
Bu yüzden de farkedilmeden, ustaca kullanılıyor ve bilinçler programlanarak
zihinler kontrol altına alınıyor.
Bu teknik eskiden
en çok ürün satışlarını arttırmak için kullanılıyorken; son yıllarda, özellikle
bilgisayar oyunlarına ve çizgi filmlere eklenen cinsellik ve şiddet içerikli
mesajlarla yeni nesli bozmak için kullanılıyor. Ayrıca uyuşturucu, alkol ve
sigara kullanımı aşılamak, dini yada politik fikirleri aşılamak için de
kullanılmaya başlandı.
Sürekli bilgisayar oyunları oynayan
çocuklarda ve gençlerde davranış bozuklukları, saldırganlık ve algılama zorluğu
tespit edilmiştir. Çizgi film izleyen çocukların bedensel ve zihinsel gelişmelerindeki
dengenin bozulduğu gözlenmiştir. Erkek çocuklarda erken tüylenme ve kız
çocuklarda regl başlangıcı 7-8 yaşına kadar düşmeye başladı. DNA’sı bozulmuş gıdalarla
genlerimiz bozulurken, diğer taraftan da subliminal mesajlarla ve 25. kare
tekniğiyle bilinçaltımıza hastalıklı mesajlar kodlanarak hasta bir toplum haline
getiriliyoruz. Bu yüzden
son yıllarda; çocuk
tecavüzleri, hayvan tecavüzleri,
ensest ilişkiler, bunalım
geçirip intihar eden gençler,
cinnet geçirip karısını
ve çocuklarını
katleden erkeklerın sayısında artış
olmuştur. Şiddet
ve cinayetlerdeki bu artış
ile bonzai kullanımı,
içki ve sigara kullanımının
sebebi yıllardır
insanlara uygulanan subliminal mesajlarla zihin kontrolüdür.
Toplumlardaki bu bozulmayı
engellemek için öncelikle
çocuklarımızı ve
gençlerimizi bu saldırılardan korumalıyız. Onlara; çizgi
filmleri,
dizileri,
videoları ve televizyonu
izletmeyelim. Bilgisayar oyunlarını oynatmayalım. Dijital ortamda hazırlanmış düşük
frekanslı müzikleri dinletmeyelim. Çocuklarımızı
doğaya çıkaralım. Plastik oyuncaklar yerine; bakırdan, demirden, tahtadan,
bezden yapılmış oyuncaklar alalım. Hayvanlarla zaman geçirmelerini sağlayalım.
Resim, müzik, dans, spor ve sanat aktivitelerine yönlendirelim. Bütün bunlar, onlara
çok iyi gelecektir.
Aasma Estefan
'Uyanis Rehberi' adli kitabimdan bir bolum.
Amazondan yada asagidaki linkten alinabilir.