21 Aralık 2015 Pazartesi

Gecmisle Helallesme Zamani

Nereye giderseniz gidin, gecmisiniz sizi takip eder. Eger ondan kurtulmak istiyorsaniz, onu sevin ve helallesin!

Bizler evrendeki hersey gibi mikrodan makroya birbirimizin ayniyiz. Matruska bebekleri gibiyiz. Mesela Dunya ile insanoglunun titresimi aynidir, frekanslari aynidir. Dunya uzerindeki enerji noktalari ile bedenimizdeki chakralar oran olarak kuculerek aynidir. Nasil Dunya uzerinde meridyenler var ise, insan bedeninde de vardir. Evren biziz. O bizim icimizdedir. Hepimiz evrende bir orumcek agi gibi olusmus enerji aglariyla birbirimize bagliyiz ve birimizdeki degisim hepimizi etkiliyor. Bu nedenle olumlu veya olumsuz olan hersey hepimizi baglar. Dunyanin obur ucunda olmasi, bizi etkilemiyecegi anlamina gelmez. Dunya uzerindeki bir canin aci cekmesi veya mutlu olmasi hepimizi baglar. Gezegenlerdeki ve Gunes'teki degisimler de bizi etkiler. Bu yuzden kendi karmik temizligimizi yapmamiz hem kendimize, hem diger canlilara hemde tum evrene faydalidir.


Hepimiz kardesiz, ayni butunun parcalariyiz. Birbirimizden ayri degiliz. Gelin tum canlilara, dogaya ve dunyaya sevgimizi yollayalim ki, bu baglar araciligiyla hem gecmisimiz, hem simdi ve hemde gelecegimiz sifalansin.

Dunya olarak yesil chakradan mavi chakraya gecis yapacagiz. Bundan sonra Meryem ana ve Isa Mesih bilincinin rengi olan mavi renk enerji akisina maruz kalacagiz. Bu renk bogaz chakrasindaki enerji alaninin rengi oldugu icin, bu gecisle beraber insanliga soylenen tum yalanlar aciga cikacak. Sirlar ifsa olacak ve maskeler dusecek. Gizli birsey kalmayacak. Insan, hayvan ve bitki dna'lari degismeye baslayacak. Bu firsati kacirmamak icin tum gecmis ve simdiki karmalarimizdan kurtulup temizlenmemiz lazim.

 

Eminim son yillarda hepimizde degisimler oldugunu gozlemlemissinizdir. Bizler on yildan beri artik eski bizler degiliz. Bilinclerimiz aciliyor ve farkindaliklarimiz hizla artiyor. Dusuncelerimiz ve davranislarimiz degisiyor. Bu degisimle beraber, karanlikta kalmis gecmis yasam coplerinin izleri daha cok belirmeye basliyor. Yeniyi insa etmek icin eskiyi temizlemek lazim once. Gecmis yasam karmalari, genelde ruya halinde verilerle kendisini hatirlatiyor bize. Yada gun icinde anlam veremedigimiz bazi flas backler veya hislerle hatirlatiyor. Cogumuz ilk defa bir yere gittigimizde, sanki daha once orada bulundugumuz hissine kapilmisizdir. Yada gordugumuz bir insani sanki eskiden taniyormus gibi hissetmisizdir. Butun bunlar uyanikken yasadigimiz gecmis yasam flas backleridir. Farkinda olmadan gun icinde hepimiz yasariz. Bide uyku halindeyken goz ekranimiza gelen gecmis yasam goruntuleri vardir. Bunlari bizler ruya sanariz. Uyku halinde epifiz bezimiz aktif iken, bir projeksiyon makinesi gibi ucuncu goz ekranimiza gecmis yasamlarimizdan bolumler yansitir. Insanlar bu goruntuleri ruya olarak tanimlayip anlamlandirmaya calisir. Aslinda bunlar bilinc altimizdaki; bizi uzen, etkileyen veya karmik bag yarattigimiz anlardir. Bunlar bazen, paralel evren yasamlarimiza ait goruntuler de olabilir. Simdiki yasantimizda bizi etkileyen anlar da olabilir. O goruntuler bilinc altimizdaki hafiza kartinda yer alir. Akasamizda kayitli bilgilerdir. Zaman zaman aciga cikarak kendini hatirlatir ki sifalandirip, temizleyelim. Kimi zaman hos seylerdir, kimi zaman kotu deneyimlerdir.

Son yillarda, bu gecmis yasamlarimiza ait deneyimlerimiz ve bu hayattayken yasadigimiz hayal kirikliklari, uzuntuler ve yaptigimiz yanlislar, bilinc altindan bir bir cikip kendini hatirlatmaya baslamistir. Ozellikle bu sene artarak devam edecek. Cunku 2016 yili temizlik yilidir hem bizim icin hem dunyamiz icin. Bu yuzden  gelen bu goruntuleri, acilari, deneyimleri, sucluluk duygularini..her seferinde sifalandirip temizleyip, affedip, bagimizi keselim. Aksi halde surekli ortaya cikacaklardir. Mikrodan makroya bu sene bizi olumsuz etkileyen herseyi disari atma, kusma donemindeyiz. Bizi madde hayata baglayan tum tutku ve aliskanliklarimizdan arinmaliyiz. Bilinc altina atilan tum coplerden kurtulmazsak, sucluluk duygusu ve affetmezlik tavri ile hep huzursuz oluruz. Dunyada yasayan her canli, gecmisle helallesip, bagini kesmelidir. Karmik temizligini yapip kendini sifalandirmalidir. Yoksa 2017'de baslayacak yukselisi aci cekerek karsilarlar ve geciste zorlanabilirler.


Bag Kesme ve Sifalandirma Yontemi:

Gecmis yasam ve su anki yasam karmalari bize kendini gosterdikce onlari sevgiyle temizliyoruz ve hem kendimizi hem baskalarini affediyoruz. Sonra bir daha aciga cikmamasi icin ince bir ip bagi imgelemesini yapip, o bagi makasla kokunden kesiyoruz ve bir daha baglanmamasi icin ucunu hafifce yakip isiga  gonderiyoruz. Biz sildikce altta kalan baska goruntuler gelecektir. Onlarida ayni sekilde temizleyip bagi kopariyoruz. Geldikce ayni islemi tekrarliyoruz. Taaki bilincaltimiz arinana kadar. Ruhumuz huzura erene kadar.

Ayni islemi biz insanlar yaparken, toprak ana dedigimiz Dunya'mizda yapiyor. Bu yuzden bu sene cok dogal felakatler olabilir. Zaten gecen yil yazmistim, 2016 dogal felaketler ve savaslar yilidir diye. 2017 de besinci boyut enerjisini almaya baslayacagiz. Buyuk degisim baslayacak. Tum doga, hayvanlar, bitkiler ve insanlar inanilmaz guzellikte degisime ugrayacak. Daha cok sevip affedecegiz. Dna'miz daha cok aktif olacak. Inanilmaz yeteneklerimiz oldugunu kesfedecegiz. Farkindaliklarimiz daha cok artacak. Insan olmayi ogrenecegiz. Mavi insan olmayi...


Sevgi ile

Aasmaestefan@gmail.com

17 Aralık 2015 Perşembe

Kristal Cocuklar Geliyor



Cabuk ogrenen, az uyuyan, az yiyen, baska boyutlardan sesler duyan ve goruntuler goren, kendi kendine dil ogrenen, telepatik, medyumluk gibi ozel yetenekleri olan cok zeki cocuklar geliyor artik.
Gun gelecek okula bile gitmeden herseyi kendileri ogreniyor olacaklar...
Dunya'ya once gokkusagi cocuklari geldi. Gokkusagi serisi 1970'lerde dunyaya sevgi ve barisi yaydi. Ancak karanlik tarafindan, farkedilip onleri kapatildi. Sonraki yillarda indigolar geldi. 2000 yilindan sonra indigolara, yildiz tohumu cocuklar eslik etti. 2012 yilindan itibaren, kristal cocuklar gelmeye basladi. Simdi ise elmas cocuklar geliyor. Hem de milyonlarcasi... Bu cocuklar Dunya'yi ayaga kaldiracaklar ve bizi kurtaracaklar. Onlar bizim gelecegimiz. Onlari mumkun oldugunca sistemden  korumaliyiz ve onlerini acarak, yapmak istedikleri icin destek vermeliyiz. Onlar cocuk degiller, aslinda bizim atalarimizdir. Hepimizden daha yasli ve daha bilgedirler.



Sho Yano, 2 yasinda okumaya basladi, 3 yasindayken yazmaya basladi ve 5 yasindayken muzik besteleri yapmaya basladi. Bir dahi olan Sho, 9 yasinda koleje alindi ve hemen 3 yil sonra tip fakultesine kabul edildi. Su anda molekuler genetic ve hucre biyologu olarak mastir yapiyor ve 21 yasinda. O bir kristal cocuk.


Singapurlu Ainan Celeste Cawley, daha iki haftalikken ilk kelimeyi konustu. Dunyanin en zeki cocugu olarak kabul edildi. 8 yasinda universitede kimya okumaya basladi. O bir kristal cocuk.


Adam Kirby, daha bir yasindayken kendi kendine; 20 ye kadar ispanyolca, fransizca ve japonca saymaya basladi. En zor pazillari bile birlestirebiliyordu. Iki yasindayken 141 IQ ile British Mensa'ya kabul edildi. O bir kristal cocuk.



Alexis Martin, 4 yasinda ve IQ'su 160. Kendi kendine ipadden Ispanyolca ogrenmis. Iki yasinda okumaya basladi. British Mensa'ya kabul edildi. O bir kristal cocuk.


Jaxon Cota, daha 2 yasindayken 15 digital numarali sayilari okuyabiliyormus. 9 yasinda lise duzeyinde matematik biliyordu, IQ'su 148. Oda Mensa'ya alindi. O bir kristal cocuk.

Yeni nesil cocuklarimiz boyle olacak artik. Ozellikle Turkiye'de...kristaller, indigolar, yildiz cocuklar ve gokkusagi cocuklari yetisiyor. Elmas cocuklar da gelmeye basladi. Bu cocuklar dunyayi oyle bir aydinlatacak ki; tum karanliklar ve karanliktan beslenenler yok olacak. Bu gelecek nesillerin beynini kimse yikayamayacak, dini kullanarak yobazlastiramiyacak. Cunku onlarda bilgi zaten mevcut ve ne ogretirseniz ogretin, kendilerindeki mevcut bilgiyle cakisiyorsa zaten red ederler. Bu cocuklarin geldigi aileler de ozeldir. Lutfen cocuklarinizi iyi gozlemleyin ki kimi misafir ettiginizi anlayasiniz.

Onlarla degismis bir dunyayi gormek icin sabirsizlaniyorum.

Sevgiler!

Aasmaestefan@gmail.com

8 Aralık 2015 Salı

imgelemenin Gucunu Kesfedin



Imgeleme kisaca imajinasyon yani hayal etmek demektir. Bir seyi dusunurken, onu enerji olarak sekillendirmek demektir. Biz dusunduklerimizi once enerji olarak olustururuz evrende, sonra o dusunceleri gercek hayatimizda uygulayarak maddelestiririz. Ornegin bir ressam yapacagi bir resmi once hayal eder, kafasinda bicimlendirir ve enerji olarak yaratir. Sonrada o resmi tablolara boyalarla isleyip maddelestirir. Bu halk arasinda daha cok ilham veya yetenek olarak bilinir. Aslinda yaratici imgelemedir bu ve her ressam iyi bir imgelemecidir.

Evrenin tamami bir enerji alanidir ve bizde o enerji alaninin birer parcasiyiz. Yani bizde enerjiyiz ve bizim dusuncelerimiz de evrende enerji olarak yer alir sonra cekim yasasi ile bize doner. Biz evrene ne yansitirsak, o cekim yasasi ile bize geri yansir. Her zaman dedigim gibi "Ne ekersek onu biceriz" Bu yuzden ne dusundugumuz ve ne konustugumuz cok onemlidir cunku dusunceler ve sozler de enerjidir. Her bir dusuncemiz, sozumuz ve imgelememiz hayatimizi olumlu yada olumsuz yonde sekillendirir. Eger guzel seyler dusunup, hayal edip konusuyorsak, bunun yansimasi geregi, cevremizde bizim gibi insanlari yaratmis oluruz. Fakat karamsar, mutsuz, korkak ve sorunlu bir yasam tarzi ile evrene de ayni duygu ve dusunceleri yollarsak, yine cekim yasasi geregi bize bu duygularin aynisini yansitacak kisilerle karsilasiriz. Yani aslinda etrafimizdaki kisileri ve olaylarin hepsini biz yaratiyoruz. Onlar bizim yansimalarimizdir. Kimseyi suclamaya gerek yok. Bu nedenle ne dusundugumuz, ne konustugumuz ve neyi hayal ettigimize cok dikkat etmemiz gerekir.


Imgeleme en cok sanatcilarda ve cocuklarda aktiftir. Bu yuzden onlarin hayal gucleriyle yarattiklarina hep hayran kalmisizdir. Imgeleme olmasaydi hicbir seyi yaratamazdik, kesfedemezdik. Gunluk hayatta kullandigimiz en basit aletin bulunmasinda bile yaratici bir imgeleme olmustur. Cok basarili insanlar, bu gucunu yaratici imgelemeye borclular. Cunku onlar herkeste mevcut olan bu yetenegi iyi kullanmayi ogrenmislerdir. Bizde mevcut olan bu imgeleme yetenegini, isteklerimiz ve ihtiyaclarimiz aciga cikarir. Ornegin bir telefona ihtiyaciniz vardir. Bu ihtiyaci farkedersiniz ve telefon alma imgelemesi yaparsiniz. Bunu gun icinde defalarca yaparsiniz. Kendinizi bir dukkanda telefon alirken hayal edersiniz. Bir sure sonra da bu olayi gerceklestirirsiniz. Eger paraniz varsa bu imgeleme hemen gercek oluyor. Paraniz yoksa, ay sonunu beklemeniz gerektigini veya dusuncenizle belirlediginiz bir zamana ertelemeyi yine imgeleme ile yaparsiniz. Her dusunce ve imgelemenizde hedefi, zamani ve mekani yine siz belirlersiniz. Paraniz yokken bile sahip olmak istediginiz bir seyi, pozitif bir dusunceyle imgelerseniz en kisa zamanda bir sekilde ona sahip olursunuz. Cunku pozitif dusunce ve olumlu dusunce imgelemesi en cabuk olandir.

Milyarlarca insanin durmaksizin surekli imgelemelerle dunyayi ve evreni sekillendirdigini dusunursek, bu durumda o insanlarin ne dusundugu neyi imgeledigi buyuk onem tasir. Eger dunyayi olumlu yonde degistirecek sevgi ve baris icerikli imgelemeler yapilirsa, tum dunyada savaslar ve aclik biter. Bu yuzden de karanlik cete, insanogluna surekli korku, savas, aclik, hastalik, umutsuzluk, mutsuzluk ve nefret pompalar ki, insanlardaki tum guzel dusunceler umutlar yok olsun. Boylece bu insanlar umutsuzluklarini ve mutsuzluklarini dunyaya yansitir ve onu geri alirlar. Bu carpik duzen sadece karanlik ceteye yarar. Iste bu safhada televizyon, sinema, medya ve internet onlarin en cok kullandigi araclardir.

Bu duzeni siz degistirebilirsiniz. Baris ve sevgi dolu bir dunya ve evren yaratabilirsiniz. O gucunuz var. Once kendi hayatinizi degistirin ki dunya degissin. Siz degismezseniz, hic bir sey degismez. Her biriniz bir digerinize kendiniz ve baskalari ustundeki bu etkiyi anlatarak guzel bir dunya yaratabilirsiniz. Hayal ettiklerinize kavusabilirsiniz. Kendinizi sifalandirabilirsiniz....


Simdi gelelim bu gucunuzu kullanarak hayatimizi ve dunyayi nasil degistirecegimizi ogrenmeye..

Once imgeleme gucunu aciga cikarmak icin bazi hazirlik egzersizleri yapilmalidir. Zamanla imgeleme yeteneğiniz bu egzersizlerle daha iyiye gider bu yüzden acele etmeyin. Imgelemeyi yaparken duyma, koklama, tatma, dokunma duyularinizi kullanin. Gerçekten oluyormuş hissini yaşamanız gerektiğini unutmayın. Imgelemeleri hep olumlu yonde kullanin. Bir seyi yok etmek icin degil, var etmek icin kullanin.
imgeleme egzersizleri icin gunde 10 dakika ayirmaniz yeterlidir. Ornegin kendinizi mutfaktaki masada bir limonu keserken hayal edebilirsiniz. Limonun eksiliginden dolayi agziniz sulaniyor ve kabugunu soyarken yuzunuze suyu sicriyor. Bir kitabı hayalinizde canlandırabilir bir masanın üzerine koyup sayfalarınızı çevirdiğinizi hayal edebilir ve sayfa ceviris seslerini dinleyebilirsiniz. Bir deniz kiyisinda, gozleriniz kapali, denizin kokusununu alip, ruzgarin esintisini teninizde hissedip, dalga seslerini dinleyebilirsiniz. Kendinizi cicek bahcesinde gezerken imgeleyip, gulleri ve yaseminleri koklayabilirsiniz. Ormanda gezdiginizi ve agaclarin kokusunu, kelebeklerin rengini, kuslarin renklerini ve seslerini imgeleyebilirsiniz. Sevdiginiz bir yemegin goruntusunu, kokusunu ve sicakligini imgeleyebilirsiniz. Butun bu imgelemeler zamanla sizde yaratici imgelemeyi aktif hale getirecektir. Sonrasinda esas calismalara baslayabilirsiniz.
 

Yaratici Imgeleme Nasil Yapilir?

1-Oncelikle imgelemelerinizin basarili olmasini istiyorsaniz; sizde iz birakmis tum gecmisin etkilerini temizleyip, arinip kendinizi bagislamaniz lazim. Cunku her ne yasadiysaniz hepsi size bazi dersler ogretti, sizi olgunlastirdi. Tesekkur edip, vedalasip sevgi ile serbest birakin.
2-Hedefiniz net olmali. Kararsiz ve degisken imgelemeler basarili olmaz. Bir araba istiyorssaniz eger, bu arabanin markasi, rengi, sekli ve anahtari net bir sekilde belirtilmeli varsa resmi bulunmali ve her imgeleme calismasinda ayni resme bakilmalidir. Sekil degisiklikleri sorun yaratir.
3- Hergun ayni saatte ve surede ayni istek uzerinde imgeleme yapilmalidir.
4-Imgeleme olumlu ve herkesin hayrina bir imgeleme olmalidir. Kotu yonde yapilan bir imgeleme hem size hem baskalarina zarar verir. (Cekim yasasi geregi)
5-Imgelemenize pozitif enerji ve sevginizi yukleyin. Calismaya girmeden kendinizi gunluk sikinti ve sorunlardan arindirin. Yoksa bu sorunlardan dolayi tasidiginiz negatif enerjiyi imgelemenize yuklersiniz ve calismaniz da bozulur.
6-Butun kosullar uygunsa; evin sessiz bir yerinde oturarak 10 dakika nefes calismasi yapip bedeninizi gevsetin.
7- Bedeniniz iyice rahatladiktan sonra istediginiz seyin gerceklestigini ve ona sahip oldugunuzu imgeliyorsunuz..net, pozitif ve sevgi icinde...Bunu niyetiniz gerceklesene kadar devam ettiriyorsunuz.

                                   Einstein'a gore imgeleme bilgiden daha onemliydi.


Ornek Calisma: 1

Dunyayi sevgi ve baris icinde gorme imgelemesi:

Sessiz, telefon ve elektronik aletlerin olmadigi bir yerde oturun. Gozleriniz kapali, dorde kadar sayarak burnunuzdan derince bir nefes alin ve karninizi sisirin. Nefesi icinizde dorde kadar tutun ve dorde kadar sayarak nefesinizi burnunuzdan geri birakin ve yine dorde kadar sayarak nefessiz kalin. Ayni islemi 12 kez yapin sonra; bulundugunuz yerden yukseldiginizi, duvarlardan gecerek gokyuzune yukseldiginizi imgeleyin. Yukselirken asagiya bakin ve evinizi, sokaginizi, mahallenizi ve yasadiginiz yeri giderek kuculurken izleyin. Gokyuzunde iyice yukselip dunya atmosferini terk edin. Kendinize yumusak ve beyaz bir bulut bulun, uzerine odada oturudugunuz pozisyonda oturun. Sonra oradan dunyayi izleyin. Dunyayi masmavi ve tertemiz sekilde gorun. Ona kalbinizden pembe renkli sevgi enerjinizi yollayin. O pembe enerjinin dunyanin etrafini bir balon gibi sardigini imgeleyin. Sonra uzerinde yasayan tum bitkilerin, hayvanlarin ve insanlarin bu pembe enerjiyle sifalandigini, iyilestigini hayal edin. Sonra tum dunya insanlarinin el ele tutusup, sevgiyle ve baris icinde birlik olduklarini ve tum dunyayi sardiklarini dusunun. Insanlarla hayvanlarin birlikte sevgi icinde yasadigini imgeleyin. Denizlerdeki ve havadaki radyasyonun temizlendigini imgeleyin.. Sonrasinda mutlu ve gulumseyerek boyle oldugu icin yaraticiya tesekkur edin ve evinize donup gozlerinizi acin.." ve oyledir" deyin.

Bu calismayi ne kadar cok kisi yaparsa, dunyamiz o kadar cabuk degisir. Lutfen imgelemenin gucune inanin. Bu gucunuzu sadece maddi seyleri istemek icin kullanmayin. Hepimizin hayrina olacak seyler icin kullanin once. Dunyamiz ve insanlik tehlikedeyken sizin maddi varliklariniz sizi kurtarmayacaktir..

Bu calismayi yapacaklara simdiden tum kalbimle tesekkur ediyor ve sevgimi yolluyorum!




Sevgiler
Aasmaestefan@gmail.com


4 Aralık 2015 Cuma

Gumus Elementi ile ilgili Saklanan Gercekler

Bir vizyonda, onumuzdeki yillarda gumus elementinin, altindan daha degerli olacagi soylenmisti. Sebebini bilmiyorum ama bu yaziyi gorunce gordugum vizyon geldi aklima ve insanlara faydasi olur dusuncesiyle alinti yaptim..

Bizlere açık açık anlatılmayan ancak faydaları oldukça geliştirilebilirlik sağlayan bir elementtir gümüş. Onlara geri kalmış derken çok eski zamanlarda insanlar sağlık alanında bu elementi kullanıyordu. (Peki, bu modern çağda neden bunca hastalıktan kurtulamıyor üstüne bir de yeni hastalıklar ile mücadele etmek zorunda kalıyoruz? Yorum sizin.)
Gümüşün faydaları Jül Sezar döneminden beri biliniyor. Romalılar, küçük gümüş parçacıklarını yanıkları, kesikleri ve yaraları tedavi etmek için; Grekler, su ve şarap kaplarını bakterilerden temizlemek için gümüşü kullanırlardı. Ayrıca Roma döneminde sadece gümüş kaplarda su taşıyan askerlere savaşa gitmeye izin verilirdi çünkü Romalılar gümüş kapların suyu temiz ve saf tuttuğunu biliyorlardı. 14’üncü yüzyılda Avrupa’nın merkezinde nüfusun yüzde 25’i vebadan ölmüştü, sadece cingeneler bu felaketten etkilenmemislerdi. Çingenelerin tedavi amacıyla gümüşü küçük partiküllere ayırıp açık bir damardan vücuda verdikleri biliniyordu. Partiküller kan dolaşımı sayesinde bütün vücuda yayılıp bakteri ve virüsleri yok ediyordu. Bu partiküllerin gereğinden fazla olması nedeniyle çingenelerin çoğu  argyria hastasi olmuşlardı.



Doktorlar gümüşün faydalarını biliyorlar ve hastalarına eğer sağlıklı olmak istiyorlarsa gümüş tabaklarda ve gümüş çatal bıçak kaşık kullanarak yemek yemelerini tavsiye ediyorlardı. İnsanlar bebeklerine emmeleri için gümüş kaşık vermeye başladı. “Ağzında gümüş kaşıkla doğmak deyimi” buradan gelmiştir; çünkü bunu o zamanlarda zengin aileler yapabiliyordu ve zengin çocuğu olmak yani doğuştan kısmetli olmak manasına kullanılan bu deyim buradan türemiştir.

Dr Henry Crookes, 1900’lerin başında gümüşü pek çok hastalığın tedavisinde kullanmıştır. Bilimsel çalışmaları sonucu bilinen hiçbir mikrobun kolloid gümüşe 6 dakikadan fazla dayanamayacağını söylemiştir. Dr J.Mark Hovel, British Medical Journal’de kolloid gümüşün virüslerin kontrolünde özellikle etkili olduğunu rapor etmiştir.

İkinci Dünya savaşı sırasında penisilin keşfedildi ve sentetik olarak üretildi. Böylece tıpta patenti alınmış sentetik ilaçlarla büyük ilaç firmalarını çok zengin eden yeni bir çağ başladı. Bu şirketler patentini almadıkları hiçbir şeyi satmayacaklardır ve tabiatta bulunan maddeler patentlenemezler (Yakın zamanlarda penisilinin virüslere karşı etkisiz ve pek çok insan için alerjik olduğu anlaşıldığı halde günümüzde maalesef kimyasal, sentetik antibiyotikler çok popüler!)



Gümüşün ilk antibiyotik madde olduğu düşünülmektedir. Tarihte gümüş metal yaprağı bir sargı bezi olarak kullanılmıştır. Bugün gümüş, neredeyse enfeksiyon kontrolünün kritik olduğu her yerde, bandajlardan yanık tedavisinde kullanılan ilaçlara kadar sağlık ürünlerinde çok geniş spektrumda antimikrobiyal özelliliğinden dolayı kullanılmaktadır.
Amerika’daki doğan çocuklara, doğumdan hemen sonra gümüş içerikli göz damlaları, gözde oluşacak enfeksiyonları engellemek için kullanılmaktadır.
Gümüş, yüzde 95’den daha fazla oranda kızılötesi yansıtırlığa sahiptir. Gümüşle temas eden radyoaktif enerjinin yüzde 95 i kaynağa geri dönecektir. Yani gümüş radyasyona karşı etkilidir.
450 tür bakterinin DNA’sını bozarak yok edebiliyor. Sedef, şeker, mayasıl, kaşıntı, ayak kokusu gibi birçok rahatsızlığa da iyi geliyor. Yeni hücrelerin çoğalmasını destekleyerek yaraların iyileşmesini hızlandırıyor. Ayrıca Kolloidal Gümüşün HIV virüsünü bir kaç dakika içinde yok ettiği ile ilgili araştırma Dr Xiaojian Yao tarafından “Nanoteknoloji 2012 International Journal”da yayımlanmıştır (Buna rağmen hiçbir şey yapılmadı).
İçerisinde gümüş iyonu barındıran tek besin cevizdir. Bu bilgilere bakarsak tüketmeyi ihmal etmemiz gereken en önemli besindir.


Doktorların temelde gümüş suyunu tanımama sebebi yine kapitalist dünya düzenine dayanır. 1906 senesinde bütün büyük ilaç şirketlerini satın alan John D. Rockefeller koloidal gümüşün ilaç satışlarının önünde engel oluşturacağının farkındaydı. Bu sebeple Jude Abraham Felxner yardımı ile Amerika’daki tüm tıp fakültelerinde gümüş suyu konusunun işlenmeyeceği ve bu talimata uymayan tüm profesörlerin lisanslarının elinden alınacağını belirtmişti. İşin ilginç tarafı Rockefeller, ailesinin hiçbir zaman ilaç kullanmasına izin vermemişti? Bilim kurgu dünyasına bakarsak, karşımıza içine girdiğiniz zaman bir anda bütün hastalıklarınızı iyileştiren ve sizi uzun süre yaşatan sandıklar çıkar. Peki, bu sandıklar gümüşten yapılmış olabilir mi? Daha da geliştirilmiş, içerisinde bakteriler dünyasından oluşmuş, gümüş kaplama mini bir laboratuar günümüzde yapılmış olabilir mi?
Bizden saklanan birçok gerçek varken bunların dahi yapılmış olması olasıdır. Bize gösterilenleri değil gösterilmeyenleri görmeye çalıştıkça aslında nasıl bir düzende yaşadığımızı görmek, sınırlarımızı zorlamak için bize daha da büyük nedenler vermelidir. Dünyamızı yaşanılabilir bir yer yapmak için el ele, değerimizin farkında olarak çalışmalı ve sorgulamalıyız.


https://gaiadergi.com/bizden-saklanan-gerceklerden-yalnizca-biri-gumus-hakkinda-bilmediklerimiz/?utm_campaign=Shareaholic&utm_medium=facebook&utm_source=socialnetwork  adresinden alintidir.



Sevgiler!

Aasmaestefan