4 Aralık 2015 Cuma

Gumus Elementi ile ilgili Saklanan Gercekler

Bir vizyonda, onumuzdeki yillarda gumus elementinin, altindan daha degerli olacagi soylenmisti. Sebebini bilmiyorum ama bu yaziyi gorunce gordugum vizyon geldi aklima ve insanlara faydasi olur dusuncesiyle alinti yaptim..

Bizlere açık açık anlatılmayan ancak faydaları oldukça geliştirilebilirlik sağlayan bir elementtir gümüş. Onlara geri kalmış derken çok eski zamanlarda insanlar sağlık alanında bu elementi kullanıyordu. (Peki, bu modern çağda neden bunca hastalıktan kurtulamıyor üstüne bir de yeni hastalıklar ile mücadele etmek zorunda kalıyoruz? Yorum sizin.)
Gümüşün faydaları Jül Sezar döneminden beri biliniyor. Romalılar, küçük gümüş parçacıklarını yanıkları, kesikleri ve yaraları tedavi etmek için; Grekler, su ve şarap kaplarını bakterilerden temizlemek için gümüşü kullanırlardı. Ayrıca Roma döneminde sadece gümüş kaplarda su taşıyan askerlere savaşa gitmeye izin verilirdi çünkü Romalılar gümüş kapların suyu temiz ve saf tuttuğunu biliyorlardı. 14’üncü yüzyılda Avrupa’nın merkezinde nüfusun yüzde 25’i vebadan ölmüştü, sadece cingeneler bu felaketten etkilenmemislerdi. Çingenelerin tedavi amacıyla gümüşü küçük partiküllere ayırıp açık bir damardan vücuda verdikleri biliniyordu. Partiküller kan dolaşımı sayesinde bütün vücuda yayılıp bakteri ve virüsleri yok ediyordu. Bu partiküllerin gereğinden fazla olması nedeniyle çingenelerin çoğu  argyria hastasi olmuşlardı.



Doktorlar gümüşün faydalarını biliyorlar ve hastalarına eğer sağlıklı olmak istiyorlarsa gümüş tabaklarda ve gümüş çatal bıçak kaşık kullanarak yemek yemelerini tavsiye ediyorlardı. İnsanlar bebeklerine emmeleri için gümüş kaşık vermeye başladı. “Ağzında gümüş kaşıkla doğmak deyimi” buradan gelmiştir; çünkü bunu o zamanlarda zengin aileler yapabiliyordu ve zengin çocuğu olmak yani doğuştan kısmetli olmak manasına kullanılan bu deyim buradan türemiştir.

Dr Henry Crookes, 1900’lerin başında gümüşü pek çok hastalığın tedavisinde kullanmıştır. Bilimsel çalışmaları sonucu bilinen hiçbir mikrobun kolloid gümüşe 6 dakikadan fazla dayanamayacağını söylemiştir. Dr J.Mark Hovel, British Medical Journal’de kolloid gümüşün virüslerin kontrolünde özellikle etkili olduğunu rapor etmiştir.

İkinci Dünya savaşı sırasında penisilin keşfedildi ve sentetik olarak üretildi. Böylece tıpta patenti alınmış sentetik ilaçlarla büyük ilaç firmalarını çok zengin eden yeni bir çağ başladı. Bu şirketler patentini almadıkları hiçbir şeyi satmayacaklardır ve tabiatta bulunan maddeler patentlenemezler (Yakın zamanlarda penisilinin virüslere karşı etkisiz ve pek çok insan için alerjik olduğu anlaşıldığı halde günümüzde maalesef kimyasal, sentetik antibiyotikler çok popüler!)



Gümüşün ilk antibiyotik madde olduğu düşünülmektedir. Tarihte gümüş metal yaprağı bir sargı bezi olarak kullanılmıştır. Bugün gümüş, neredeyse enfeksiyon kontrolünün kritik olduğu her yerde, bandajlardan yanık tedavisinde kullanılan ilaçlara kadar sağlık ürünlerinde çok geniş spektrumda antimikrobiyal özelliliğinden dolayı kullanılmaktadır.
Amerika’daki doğan çocuklara, doğumdan hemen sonra gümüş içerikli göz damlaları, gözde oluşacak enfeksiyonları engellemek için kullanılmaktadır.
Gümüş, yüzde 95’den daha fazla oranda kızılötesi yansıtırlığa sahiptir. Gümüşle temas eden radyoaktif enerjinin yüzde 95 i kaynağa geri dönecektir. Yani gümüş radyasyona karşı etkilidir.
450 tür bakterinin DNA’sını bozarak yok edebiliyor. Sedef, şeker, mayasıl, kaşıntı, ayak kokusu gibi birçok rahatsızlığa da iyi geliyor. Yeni hücrelerin çoğalmasını destekleyerek yaraların iyileşmesini hızlandırıyor. Ayrıca Kolloidal Gümüşün HIV virüsünü bir kaç dakika içinde yok ettiği ile ilgili araştırma Dr Xiaojian Yao tarafından “Nanoteknoloji 2012 International Journal”da yayımlanmıştır (Buna rağmen hiçbir şey yapılmadı).
İçerisinde gümüş iyonu barındıran tek besin cevizdir. Bu bilgilere bakarsak tüketmeyi ihmal etmemiz gereken en önemli besindir.


Doktorların temelde gümüş suyunu tanımama sebebi yine kapitalist dünya düzenine dayanır. 1906 senesinde bütün büyük ilaç şirketlerini satın alan John D. Rockefeller koloidal gümüşün ilaç satışlarının önünde engel oluşturacağının farkındaydı. Bu sebeple Jude Abraham Felxner yardımı ile Amerika’daki tüm tıp fakültelerinde gümüş suyu konusunun işlenmeyeceği ve bu talimata uymayan tüm profesörlerin lisanslarının elinden alınacağını belirtmişti. İşin ilginç tarafı Rockefeller, ailesinin hiçbir zaman ilaç kullanmasına izin vermemişti? Bilim kurgu dünyasına bakarsak, karşımıza içine girdiğiniz zaman bir anda bütün hastalıklarınızı iyileştiren ve sizi uzun süre yaşatan sandıklar çıkar. Peki, bu sandıklar gümüşten yapılmış olabilir mi? Daha da geliştirilmiş, içerisinde bakteriler dünyasından oluşmuş, gümüş kaplama mini bir laboratuar günümüzde yapılmış olabilir mi?
Bizden saklanan birçok gerçek varken bunların dahi yapılmış olması olasıdır. Bize gösterilenleri değil gösterilmeyenleri görmeye çalıştıkça aslında nasıl bir düzende yaşadığımızı görmek, sınırlarımızı zorlamak için bize daha da büyük nedenler vermelidir. Dünyamızı yaşanılabilir bir yer yapmak için el ele, değerimizin farkında olarak çalışmalı ve sorgulamalıyız.


https://gaiadergi.com/bizden-saklanan-gerceklerden-yalnizca-biri-gumus-hakkinda-bilmediklerimiz/?utm_campaign=Shareaholic&utm_medium=facebook&utm_source=socialnetwork  adresinden alintidir.



Sevgiler!

Aasmaestefan

2 yorum:

Paylaşım ve bilgilendirme için teşekkür ederim.Gerçekleri farkedebilmemiz ümidiyle...

Eskilerde diş tedavilerinde kanal dolgu maddesi olarak gümüş kullanılırdı, şimdilerde yerini ise başka materyaller aldı.

Yorum Gönder