12 Aralık 2020 Cumartesi

2021-Bilim Kurgu Çağına Giriş

2021-Bilim Kurgu Çağına Giriş




GENEL BAKIŞ:
2021, değişebilenler için hızlı ilerleme, değişemeyenler için yeniden resetlenme (arınma) şansı getirecek. 2021 yılının ilk altı ayı, 2020 gibi sorunlu geçecek. Sanki 2020'nin devamı gibi olacak. Ancak ikinci yarısında, biraz daha yumuşama var. 2021'de de en büyük sorunumuz olan koronayla uğraşmaya devam edeceğiz. Eski yazılarda da belirttiğim gibi, en az üç yıl kadar uğraşacağız bu hastalıkla. Aşıyı çözüm olarak görmüyorum ben. Çünkü virüs mutasyon geçirerek devam edecek ama etkisi giderek azalacak. Tek çözüm kendi bağışıklık sistemimizi güçlendirip, virüslerle savaşmasını sağlamak olacak. Önümüzdeki yıllarda belirli aralıklarla başka virüslerle de uğraşacağız. Hayvan etinden insanlara bulaşan hastalıklarla uğraşacağız. Bedenimize iyi bakmayı öğrenmemiz lazım. Çünkü; salgın hastalıklar, cilt sorunları, genetik hastalıklar, kısırlık çok görülmeye başlanacak. Nüfusu azaltmak istiyorsanız, düzenli olarak salgın hastalık, savaş, terör üretirsiniz. Kabalin dünya politikasıdır bu.

Bilinçlenen insanlar, zamanla ilaçlara ve aşıya karşı olan güvenini kaybedecekler ve alternatif şifa yollarına yönelecekler. Aşıya karşı direnenlere yaptırımlar gelebilir. 

Dünyada yavaş gerçekleşen bir kutup kayması var ve bu kaymalar, manyetik sarsıntıları tetikliyor. Dünyamızda depremler, seller, volkanik patlamalar şiddetini arttırarak devam edecek. İklimler değişecek, bunun da bazı zorlayıcı sonuçları olacak. Gıda sıkıntısı ve temiz içme suyu sorunu yaşayabiliriz...Önlemlerimizi alalım diye doğa insanoğlunu uyarıyor. Yüksek katlı lüks apartmanlardan çıkıp kırsal alanda tek katlı sade evlerde yaşamak akıllıca bir adım olacaktır. Yaşadıklarımız, yaşayacaklarımızın yanında henüz bir fragman sayılır. Tabiatla uyum içinde, onun kurallarına göre yaşarsak kazanırız.

Biz insanlık olarak, barış içinde yaşamayı, her canlıyı ve doğayı korumayı öğrenene kadar, zorluklarla savaşacağız, acı çekeceğiz. Burada zorunlu bir dönüşüm var. Yeni enerji bize diyor ki: Ya sev, ya terk et!

ÖNÜMÜZDEKİ 20 YIL
Dünyayı zor zamanlar bekliyor. Şimdiye kadar yaptıklarımızın bedelini doğa bize yavaş yavaş ödetecek. Önümüzdeki yirmi yıl boyunca, ülkeler, insanlar ve tüm dünya taşıdığı karmaların içinden geçecek…Karmik arınma olmadan ışığı göremeyeceğiz. Bireyler; tüm gölgeleriyle yüzleşerek arınırken, ülkeler de arınmak için tüm gölgeleriyle yüzleşecek ve içinden geçecekler. Irkçılık, radikal dincilik, modern kölelik ve diğer tüm adaletsizlikler kendini göstere göstere, can acıta acıta geçip gidecek hayatımızdan. Bizden çalınan haklarımızı savaşarak direnerek geri alacağız. Dünya genelinde, ırkçılık ve dinlerle ilgili terör saldırıları, din ve mezhep savaşları olabilir. Dinler dönemi yavaş yavaş kapanacak. Sınırlı inançlarımız birer birer yıkılacak. Hem de bir daha geri gelmemek üzere. 

Dijital bir nesil geliyor. Bizler onların zekasına, yaratıcılığına, bakış açılarına ve yeni dünyayı inşa edişlerine hayran kalacağız. Onlar sisteme karşı ayaklanacaklar ve bütün haklar için savaşacaklar. Ne kadar zor olursa olsun, geri çekilmeyecekler. Fransa ihtilaline benzer ayaklanmalar bütün dünya ülkelerinde çıkabilir. Eski enerji, yeni enerji çatışması var. Her iki taraf da direnecek. Her ülke kendi iç sorunlarıyla, siyasi, dini, hukuki ve sosyal ayaklanmalarla, uğraşacak. Çünkü önce kendi içlerinde dönüşmeleri lazım. Ülkelerin başlarında bulunan, otoriter ve aşırı ırkçı yönetimler beş-on seneye kadar yavaş yavaş yerini ve gücünü, daha halkçı, doğayı, insanı ve hayvanı koruyan; sosyalist yönetimlere bırakacak. Yeni ve genç liderler ile kadınlar yönetimlerde daha çok yer alacaklar. Kadınların her alanda yükselişi muhteşem değişimler yaratacak. Güç ve zenginlik batıdan doğuya kayarken; bunu engellemek isteyen bazı ülkeler, her yolu deneyecekler ama eninde sonunda kaybedecekler. Abd'de bundan sonra ve özellikle de 2024'ten itibaren 2034'e kadar ki süreçte çok büyük değişimler olacak. Büyük bir negatif enerji birikti, patlaması an meselesi. Başka ülkelerle uğraşacak halleri kalmayacak.



Kapitalist sistemin sömürü düzeni, her alandan, elini eteğini çekene kadar, çöküş, değişim, dönüşüm,  etkileriyle devam edecek. Geçen yıllarda yazdığım yıllık yazıları okumanızı öneririm. Orda yazdıklarım hala geçerli. Aynı şeyleri her yıl yeniden yazmak istemiyorum.Uzun bir süre yıllık yazı yazmama gerek olmasın diye bu uzun dönem yazısını yazdım. Daha sonradan kısa eklemeler yapmak benim için daha kolay olacaktır.

21 Aralıkta başlayacak 20 yıllık bir süreçte, teknoloji ve bilimde yüzyıllık bir ilerleme yaşanacak. 2021 Bilim Kurgu Çağı'nı başlatacak. 2041 yılında uçan arabalarla yolculuk yaptığımızı görmüştüm. Gezegenler arası yolculuklar kolaylaşacak. Çünkü bazı devletlerin uzun zamandır zaten bu yolculukları yaptığını öğreneceğiz. Bir ülke, üçgen ve yuvarlak tepsi şeklinde çok hızlı hareket eden metalik uçan araçlarla Ay ve Mars'a yıllardır yolculuk yapıyor. Oralarda üsleri var. 1950'li yıllardan beri bu ülkenin  hava kuvvetleri dünya dışı ırkların yardımıyla uzay teknolojisini çok geliştirdi. Çok hızlı uçan metalik gemilerle ve robot teknolojisi ile günümüzün en az 50 yıl ilerisindeler. Şu an kullandığımız uçaklar, haberleşme ve diğer bir çok teknoloji: onların sahip olduğu gizli teknolojilerinin yanında ilkel kalıyor. Elon Musk'ın bu gizli teknolojilerinden; kullanım dışı olanlarının, ufak ufak insanlığın hizmetine, yeniymiş gibi sunması, için görevlendirildiğini düşünüyorum. Dünyanın yörüngesine mekiklerle astronot gönderme şovu sadece insanları kandırmak, meşgul etmek için. Zaten Nasa'nın görevi gerçekleri gizlemek ve perdelemektir.

SOSYAL YAŞAM:
Önümüzdeki yirmi yıllık dönemde insanların bakış açısı ve sosyal yaşamları çok değişecek. Minimalist yaşam şekilleri daha çok benimsenecek. Pahalı lüks evlerden, eşyalardan, materyalist yaşamlardan uzaklaşılacak. Karavan satışları artacak. Küçük evlerle, az eşyayla doğa içinde, şehirlerden uzakta yaşamak, doğal tarımla geçimini sağlamak, yeni tarz bir yaşam modeli olacak. Meslekler değişecek. Teknolojiye bağlı yeni bir çok meslek ortaya çıkacak. Çoğu insan evinden çıkmadan, internet üzerinden çalışabilecek. Üniversitelerden alınan diplomaların (herkeste olduğu için) işlevi kalmayacak. Yetenek ve becerisi olan insanlar daha kolay iş bulacak. Teknolojinin iş hayatımıza getirdiği kolaylıklar nedeniyle şehirlerden uzaklaşmak çok daha kolay olacak. Köylere ve doğa içine yerleşim artacak. Uyanmış insanlar, sistemden çıkarak şehirlerden uzakta kendilerine yeni yaşam alanları kuracaklar. Beşinci boyut enerjisine uygun yaşam şekli bu şekilde ortaya çıkacak. 

Robot polisler, robot aşçılar, robot öğretmenler, robot şoförler, robot temizlikçiler görmeye başlayacağız etrafımızda. vb. Hologram teknolojisi eğitimde, iletişimde, sosyal ilişkilerimizde, sağlık ve iş hayatımızda öne çıkacak. Virtual gözlüklerle, sınıftaymışız gibi ders yapabileceğiz. Toplantılarımızı, ordaymış gibi yapabileceğiz. Gözlere takılan merceklerle internete direk düşünceyle bağlanabileceğiz. Yanımızda cep telefon taşımak zorunda kalmayacağız.

Havayla ilgili felaketler artabilir. Kuraklıklar, bize kıtlık ve içme suyu sıkıntısı yaşatabilir. İleride iklim koşullarından dolayı gıda sıkıntısı başladığında evlerde 3D çıktılarla istediğimiz sebzeyi, eti, üretme olanağımız olacak (Ne kadar sağlıklı olacağı ayrı bir konu). İnsan klonlama, yapay organ üretme kolaylaşacak. Yaş ömrümüz uzayacak ama teknoloji, ilişkilerimizi de dijital ortama taşıyacak. Hologram teknolojisiyle ev ziyaretlerimiz, oraya gitmeden, dünyanın her yerinden kendi evlerimizden yapılabilecek. İnternet üzerinden tanışan insanlar, özel gözlüklerle evden çıkmadan görüşüp, birbirlerinin bedenine dokunuyormuş gibi hissedebilecekler. Bir koltuk gördüm, bazı kablolarla ve gözlükle uzanıyorsunuz, gitmek istediğiniz gezegene, ülkeye, tarihi yerlere gidiyorsunuz. Sanal da olsa gerçekten orda gibi hissedeceksiniz.
 


Evimiz, herşeyi yaptığımız dijital yaşam alanımız olacak. Hologram teknolojisiyle dünyanın heryerinden doktorlardan sağlık servisi alabileceğiz. Kişinin bedenine, sorunlu organına uygun, kişisel ilaçlar üretilecek ve bu ilaçlar taşıyıcı çiplerle sadece bedenin ihtiyacı olan yere götürülecek. Böylece o  ilacın bedenin diğer bölümlerine olan yan etkileri sıfırlanmış olacak. Bedenimizde, dışarıya sağlığımızla ilgili veri akışı yapacak küçük robotlar dolaşacak. Beyin hasarına bağlı bazı hastalıklar, beyne yerleştirilen çiplerle iyileştirilecek. Kanser hastaları için kullanılan ışık ve kemoterapi yöntemleri ortadan kalkacak. Sadece kanserli hücreleri tepsit edip onları yok eden, robotik çipler yerleştirilecek bedene. Böylece öyle yada böyle çipler hayatımıza sağlık yoluyla girmiş olacak. Gençleştiren, hücreleri yenileyen ışık yatakları olacak. Çok hızlı giden uçaklarla dünyanın en uzak yerine bir kaç saatte ulaşabileceğiz. Fosil yakıtlara bağımlılık bitecek. Güneş ve rüzgar enerjisi kullanılacak. Benzinle çalışan araçlar yasaklanacak. Elektrikli taşıtlar kullanılacak. Arabaların boyutu küçülecek. İlişkiler daha mesafeli ve uzaktan olacak. Cinsiyetsizlik artacak. Üçüncü bir cinsiyet her ülke tarafından kabul edilecek ve yasalar buna göre düzenlenecek. Resmi evraklı evliliklerin önemi kalmayacak. Yasalar, birlikte yaşayan çiftleri aile olarak kabul edip, haklarını yasalarla düzenleyecek. 

Bütün bunlar, sistemin bize sunacağı bir yaşam şeklidir ama bu insanların uyanışını hızlandıracak. İnsanlar iki gruba ayrılacak. Sistemin içinde olanlar, sistemden çıkanlar. Sistemden çıkan herkes, teknolojiyi hayatında en aza indirerek doğayla yaşamaya başlayacak. Yerel yönetimli komün yaşamlar çoğalacak. 

Teknolojinin gelişmesi ürkütücü gelmesin. Yirmi yıl once bugünkü kullandığımız teknolojiyi hayal bile edemezdik. Ama geldiğimiz noktada durumdan çok memnunuz ve severek kullanıyoruz. Şu anda bazı ülkelerde, robot garsonlar ve robot resepsiyon görevlileri zaten kullanılıyor. Sürücüsüz araçlar deneniyor. Uçan arabalar üzerinde çalışılıyor. Teknolojinin ilerlemesi, doğal olarak zaten gerçekleşiyor. Sadece astrolojik verilere gore bakıldığında bu surecin çok hızlanacağını görüyoruz bundan sonra. Gençler ve şimdiki çocukların ilerde en çok seveceği şey, bu teknolojik gelişmelerdir. Gelecek zaten onların.

Her şey gibi teknolojinin de iyi yanları ve kötü yanları vardır. Hangi amaçla kullandığımız önemli. Çocukları şimdiden telefonlardan ve ipadlerden uzak tutamıyoruz. Onların büyümüş halini düşünün. Bence insanoğlunun, kaybettiklerinin kıymetini anlaması ve tamamen yüzünü doğaya dönmesi için böyle bir donemden geçmesi şart.

Benim akaşık kayıt sorgulamalarında gördüğüm ama anlamlandıramadığım bir görüntü vardı. Sokakta gaz maskesiyle gezen bir erkek gördüm. Etraf sarımtırak, kül gibi bir toz bulutuyla kaplıydı. Sadece bir kaç insan dışardaydı. Ancak ben o tozun nükleer bombadan kaynaklandığını sanmıyorum. Başka birşeydi. Küller uçuşuyordu havada. Volkanık patlama etkisi olabilir belki. Hangi ülke olduğunu bilmiyorum, zamanını görmedim.

TÜRKİYE
Kaybedilecek olan seçim sonrasına hazırlık yapılıyor. Mıntıka temizliği ve iç savaşa hazırlık var. Devamı için 2021 Turkiye yazısına bakabilirsiniz.

Aasmaestefan@gmail.com

2021-TÜRKİYE


                                                                  




TÜRKİYE

Mıntıka temizliği ve iç savaşa hazırlık var. 

Bazıları, seçimi bir daha kazanamayacaklarını anladıkları için bir sonraki seçim sonrasına hazırlık yapıyorlar. Gizli bir iç savaş hazırlığı var. Bunun için bazı illegal gruplar yetiştiriliyor. Birçok otoriter rejim gibi onlar da demokratik yoldan gitmek istemiyorlar. Bu gidiş kolay olmayacak. Tarikatlar da pusuda ve kendi içinde hazırlanıyorlar. 12 Eylül'ü yapanlar yine iş başında. Devlet, mafya devletine dönüşmüş. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Her türlü illegal iş yapılıyor. Devlet içindeki bazı kurumlar, suç çeteleriyle işbirliği yaparak, istediği kişiyi yok ettiriyor, suikast yaptırıyor, istediği yerde yangın çıkarttırıyor, istediği yeri bombalattırıyor, sonra da bunu başka örgütlerin, üzerine atıyorlar. 

Bütün muhalif liderler, yatak odasına kadar izleniyor, dinleniyorlar. Çocuklarına kadar takip edilip, dinleniyorlar. Bazı önemli belediye başkanları için emniyet ve istihbarat birimi içinde oluşturulan gizli bir grup çalışma yapıyor. E.İ ve M.Y  için tuzaklar hazırlanıyor. Yalancı tanıklar, kurgulanmış ses kayıtları ve görüntüler üzerinde çalışılıyor. Baştakiler muhalefeti bölmek için yeni partiler kurduruyorlar. Yeni kurulacak oluşumlara güvenmeyin. Hepsinin arkasında yine malum kişiler var. Babacanın partisi ve iyi parti diğer muhalefet partilerine göre daha çok büyüyecekler. Çünkü akp ve mhpden oy alacaklar.

Birileri, boğazına kadar suça batmış. Elinde kanıtı olan tehdit ediyor. Gelen tokatlıyor, giden tokatlıyor. Bundan sonraki süreçte sahip olduklarını korumak için ülkeyi tepside sunmaya devam edecek. Bir gün bütün gerçekler açığa çıktığında büyük bir itibar kaybı yaşayacak. Destekleyenler başı önünde gezecekler. 

Yıllar önce evdeki paraları sıfırladılar. Şimdi de ülkenin kasasındaki paraları sıfırladılar. Taşı, toprağı, suyu sattılar, mıntıka temizliğine başladılar. Ellerindeki son kalan paraları, altınları, müzelerden çalınan pahalı eserleri ülkeden çıkarıyorlar. Kaçış hazırlıkları yapılıyor. Yabancı ülkelerde başkaları adına açılan banka hesapları, başkaları adına kurulan yurtdışı şirketleri, başkaları adına alınan gayri menkuller...Hepsinin parası cebimizden çıktı. Gemi batıyor ve ilk önce fareler gemiyi terk ediyor. Katar üzerinden Türkiye'ye giren paraların akıbeti araştırılmalı. Çünkü o paraların esas sahibi Turk milleti. Çalınan paralar, bazı yurtdışı bankalarından alınarak, Katar üzerinden, Türkiye'de yatırıma dönüştürülerek aklanıyor. Böylece başlarına bir şey geldiğinde, kendi adlarına bankalarda para yada mallar olmayınca el konulamayacak. Paçayı kurtardıklarında da başkası üzerinden alınanları satacaklar ve daha zengin olacaklar. 

Dışarıya kaçırılan paralarla bir Türkiye daha alınabilir. Miktar o derece fazla ki yıllardır yapılan bütün ihalelerden gelen paylar, yandaşlardan vakıflar aracılığıyla alınan haraçlar, silah kaçakçılığı, kadın ticareti, uyuşturucu ticareti, tarihi eser kaçakçılığı ve kaçak petrol ticaretinden gelen 'beyefendi' payı...50 yıl geçse, devletimizden çalınanların hesabı tam olarak yapılamayacak. Çünkü yıllardır sistematik bir soygun var. Büyük paralar karşılığında tutuklama veya berat kararları veren özel bir yargı- emniyet grubu var. Bu yolla toplanan paralar üst düzey devlet yöneticileriyle de paylaşılıyor. Devletin her kurumunda, en tepeden başlayarak aşağıya doğru sistematik bir soygun düzeni var. 

Beşli inşaat çetesinin başında önemli bir kişi var. Bu beş şirketin de gizli ortağı aynı kişi. İhaleler o yüzden sadece bu beş şirkete on kat pahalıya veriliyor. Devletin kasasından bu şirketlere giden paranın büyük bölümü bu gizli ortağa 'beyefendi' payı olarak veriliyor, diğer kısmı ise; inşaat şirketlerine gidiyor. Özel uçaklarla ve gemiyle yurtdışına bu paralar ve değerli eşyalar taşınıyor. Turkiye’de faaliyette bulunan butun maden sirketlerinin gizli ortagi da yine bu ‘beyefendi’ dir. 

Planlar...yalanlar...dolanlar...Toplumsal bilincimize, dindarların profili, bir daha değişmemek üzere; hırsız, yalancı, dolandırıcı, iftiracı ve çocuk tecavüzcüsü olarak kaydoldu. Gerçek dindarlar bu lekeden nasıl kurtulacaklar acaba?
 
2025'te ortaya çıkacak genç bir lideri bekliyorum. Öncesi hep kaos. 12 eylül senaryolarının yeniden tek tek raftan indirildiğini görebiliriz. Ülkenin ekonomik durumu vahim. Çok kötü günler geliyor. Koltuğu bırakmamak için iç savaş, dış savaş, hatta terör saldırıları bile yapabilirler. Bazı ülkeler, Yunanistanı bize karşı destekliyorlar. Yunanistan'la Türkiye arasında savaş çıkarabilirler. Savunma sanayimiz dışa bağımlı olduğu sürece elimiz kolumuz da bağlı olur. Bu işler öyle dışardan parça getirip Türkiye'de birleştirip biz yaptık 'milli' demekle olmaz. Yalan dolanla ülke yönetilemez. Ordunun durumu içler acısı. Size küçük bir fareyi aslan olarak gösteriyorlar. Elleri kolları bağlanmış, gizli oluşumlarla gruplara bölünmüş bir ordu. Başka bir ülkenin ajanı, bakan yapıldı ve ordu ona teslim edildi. Bunun bizi nereye götüreceği belli değil. Bakalım daha önceki, yarım kalmış işini bu sefer tamamlayabilecek mi. C. ittifakı tarafları birbirinden kurtulmak için gizli oyunlar, tuzaklar peşindeler. Birbirlerine girecekler.

Size faydası olabilecek bazı önerilerde bulunayım. Gereksiz harcamalardan kaçının. Sadece zorunlu ihtiyaçlarınızı alın. İmkanınız varsa para biriktirin, tarım arazisi, altın veya gümüş alın. Ülkemiz ancak tarımla yeniden toparlanır. Ekecek biçecek toprağınız varsa, hemen ata tohumları bulun ve üretime geçin. Ekip biçmeyen bir toplum, yok olur. Turkiyenin ekmeği verimli toprağında ve suyunda. Bu yüzden çok hedefteyiz. Tarımımız, suyumuz yok ediliyor. Dünyayı ilerde kıtlık bekliyor. Hazırlıklı olalım.

2023'te Cumhuriyet'ten intikam almak bazı karanlık odaklar, hazırlık yapıyorlar. Bakalım ilahi planın onlar için yaptığı hazırlıklar neler?

Muhalefetin, ne olursa olsun, seçim öncesinde bir parlamenter sisteme dönüş, tuzağına düşmemesi lazım. Bunu yaparlarsa seçimi kaybederler. Şimdiki yetkilere sahip bir muhalif lider seçildikten ve bu yetkiler kullanılarak, ülkeye verilen zarar telafi edildikten sonra güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülsün. Temizlik için şimdiki cumhurbaşkanlığı yetkilerine ihtiyaç var. Aksi halde bir adım ileriye gidilemez. Ülke bu kaostan yıllarca kurtulamaz.

Her ne olursa olsun, Türkiye yeniden küllerinden doğar ve Cumhuriyet yeniden kuruluş ayarlarına döner. (yaratım kodlanmıştır)

Üç sayfa yazıyı sildim sildim en sonunda bu kadarını bıraktım. İlerde koşullar değişince, her şeyi daha açık yazacağım. Okuyucular kusura bakmasınlar.

23 Ağustos 2020 Pazar

Agustos 2020- Genel Degerlendirme







2020'nin İkinci ve Son Karanlık Dönemindeyiz.

19 Aralık 2019 yazımda belirttiğim gibi;
https://aaşmaestefan.blogspot.com/2020/03/mart-2020-değerlendirme-yazısı.html
2020, iki defa tüm karanlığımızın içinden geçip, eski bizi terk edip yeni bizi doğuran bir yıl olacak. İki kere sıfırlanacağımız bir yıl. Ben 2020'yi iki bölüme ayırmıştım. ilk altı ay ve son altı ay. Birinci altı ayımız bitti. Haziranda ikinci altı ayımıza girdik. Birinci dönemde bütün dünya olarak hastalıkla yüzleştik. İkinci dönemde ne yaşayacağız bilemiyorum ama 'sudan gelecek tehlikelere dikkat' ve de toplu ruh göçleri olacağı bilgisi gelmişti. Dünya su anda çok yüksek derecede pozitif ve negatif enerjiye maruz kalıyor. Bir taraftan ışık, var gücüyle insanları uyandırmak için uğraşırken, karanlık taraf ise; var gücüyle uyanışı engellemeye çalışıyor. Çatışan bu iki zıt enerji arasında kalıp da dengesini bulamayan insanlar kaosta kalıyor ve fiziki, ruhsal açıdan kötü hissediyorlar. Artan kalp hastalıkları, öfke patlamaları ve aniden ortaya çıkan ölümcül hastalıklar, bu yüzdendir. Bedenler, oluşan baskıyı kaldıramıyorlar ve bu yüzden eski enerjiye takılı kalmış bazı ruhlar, gitmeyi seçiyorlar.

Tarih, Tekerrürden ibarettir. Alınmayan Tüm Dersler Tekrar Eder:

Bu sözler, doğru söylenmiş sözlerdir ve her dönem için geçerlidir. Önemsenmelidir.
Yaşanılan olaylardan ders alınmadığı zaman olaylar farklı zamanlarda tekerrür eder. İlahi plan derki; bu dersi atlayamazsın, sonraya erteleyemezsin..illa da öğrenceksin...Sen öğrenene kadar ben bu dersi sana yeniden yaşatırım.
Öğrenilmeyen derslerin tekrarı; hem bireyler için, hem ülkeler için, hem de dünyanın tamamı için geçerlidir. Var olan her zerrede, mikrodan makroya, öğrenme sistemi aynıdır.
Geçmişe doğru baktığımızda, dünyada belli aralıklarla, büyük acılar yaşatan olaylar olmuş. Bunlardan bazıları; doğal felaketler, salgın hastalıklar, savaşlar, ihtilaller, haksızlıklar, ırkçılık, ayrımcılık vb.dir. Farklı zamanlarda tekrarlanan bu olaylar, insanların farklı bilinçleri yüzünden farklı şekilde sonuçlanabiliyor. Yaşanan sonuçlar; her seferinde insanlığın evrimleşmede, öğrenmede ve toplumsal bilincin ilerlemesinde geldiği noktayı gösteriyor. Yani tekerrür eden şeyler aynı olsa bile, zaman ve bilinç farklılığı; olayların gidişatını ve bizim tepkilerimizi değiştiriyor. Eskiden, aynı olayın etkileri çok kötü iken; şimdi daha üst bilinçte olduğumuz için bizi daha az etkiliyebiliyor. Almamız gereken dersleri öğrendiğimizde tekrar döngüsü duruyor ve bir sonraki öğrenme sürecine geçiyoruz.
Bir dönem kadınlar, taslanıp, lanetlenip, cadı diye yakılıyordu. O zaman yaşanan bu olay şimdi farklı şekilde tekerrür ediyor. Din üzerinden kadınlar aşağılanıyor, köleleştirilip evlere kapatılmak isteniyor. Hergün kadınlar öldürülüyor, şiddete, tacize, tecavüze maruz kalıyor. Zaman farklı ama 'Kadın düşmanlığı' hala aynı. Görünen o ki bu konuda pek de ilerleme olmamış. Bu yüzden, kadınlarla ilgili tam iyileşme hali olana kadar, acı olayları yaşamaya devam edeceğiz. Çünkü bu konuda ne kadar iyileştiğimizi, dersimizin ne kadarını aldığımızı insanlık olarak anlamamız gerekiyor.

Türkiye'de Kurtuluş Savaşı Koşulları Tekerrür Ediyor:

Biz, millet olarak, 'Kurtuluş Savaşı' öncesinde yaşanan tüm kötü olaylardan gerekli dersi alamadığımız için, o muhteşem 1919 ruhunu hazmedemediğimiz için; ülke olarak, bugün yeniden hasta yatağında kıvranan 'kanserli bir adama' dönüştük. Topraklarımız satılmış, fabrikalarımız kapatılmış, ordumuz dağıtılmış, ekonomimiz batmış, tarım ve hayvancılık yok edilmiş, adalet yok edilmiş ve eğitim sistemi çökertilmiş. Ahlaki çöküş ve yozlaşma zirve yapmış. Ülkeyi, dış güçler, tuzakla tehditle yönetiyor. Yöneticiler, teslim olmuşlar ve her emre boyun eğiyorlar. Osmanlı devletinin çöküş dönemi bir kere daha tekerrür ediyor. Atatürk tarafından bize altın tepside sunulan haklarımızın, cumhuriyetimizin, kıymetini bilmedik. Birileri gelip bunları tek tek elimizden aldı. Karanlık yeniden ülkenin üstüne çöktü.

Kurtuluş:
Bizler, milletçe bir kere daha birlik ve beraberlik içinde olmayı öğrenene kadar bu hasta yatağından çıkamayacağız. İyileşmek için tek ilaç; sevgi, barış, birlik, beraberlik ve kardeşliktir. Atatürk'ün çizdiği yoldan gidip, Cumhuriyetimizi, 'kuruluş' ayarlarına geri döndürmektir. Başka kurtuluş yolu yoktur.

Doğduğun Coğrafya Kaderindir:

Doğduğumuz coğrafyada, alınacak toplumsal derslerin her biri, oranın parçası olduğumuz için bizi de etkiler.
Bireysel olarak yaşayacağımız dersler, doğduğumuz aileyle alacağımız dersler, doğduğumuz ülkeyle  alacağımız dersler ve dünya ile birlikte toplu alacağımız dersler bütün olarak 'kader' denilen yazılım programımızı oluştur. Bu derslerin tamamı öğrenilene kadar, tekerrür döngüsüne takılırız. Bunun için yüzlerce yıl, yüzlerce yaşam gerekse bile...

Corona ve Etkileri:
Dünyayı etkileyen bu virüs, bir yalan yada oyun değildir. Gerçekten bir virüs var ve normal gripten biraz daha etkili. Hasta edebilir ama öldürme oranı düşük. Bağışıklık sisteminiz zayıfsa coronayı ağır geçirirsiniz, güçlüyse kolay atlatırsınız. Tıpkı kışın geçirdiğiniz grip gibi. Virüs en az üç yıl alanımızda olacak ve hayatımızı çok değiştirecek. İnsanlık bir şekilde bu virüse de, diğerlerinde olduğu gibi bağışıklık kazanacak. Zamanla mutasyon geçirerek yeniden ortaya çıkabilir ama yine de  atlatılabilinecek. Daha ileriki yıllarda da benzer virüslerin ortaya çıktığına tanık olacağız. Bu yüzden sağlığımıza dikkat etmeliyiz ve bedenimize iyi bakmalıyız. Bedenimiz' hepsiyle başa çıkar..Yeterki biz ona iyi bakalım.
Corona hastalığı, bazı ülke yönetimleri tarafından, insanları kontrol altında tutma ve yeni baskıcı kuralları kabul ettirmek için kullanılacak. Batmış ekonomilerin ve çökmüş bütün sistemlerin sebebi olarak gösterilecek.

Her Serde Bir Hayır Var:
C
oronanın olumsuz etkilerinin yanısıra, hayatımıza çok şey kattığını da gözardı etmeyelim. Hor kullandığımız bedenimize bakmayı ona iyi davranmayı öğretti bize. İlahi sistem, birbirlerinin sorunlarına kulak asmayan ülkeleri, aynı sorunla uğraştırarak, aynı şeyleri yaşatarak uyardı aslında. Birlik olun, birbirinizin sorunlarına kulak asın yardımlasın, birbirinize yardım edin, hiçbir ülke güvende değildir dedi. Koca dünya, bir köy kadar küçüldü ve herkes aynı duygularda,yaşam şeklinde birleşti. Pandemi süreci, eskiye ait çalışmayan herşeyi bize bir çırpıda gösterdi. Kıymetini bilmediğimiz herşeyin aslında ne kadar önemli olduğunu gördük. Kısıtlanmış özgürlüklerimizi farkettik. İhlal edilen haklarımızı farkettik ve onları geri almak için savaşacağız.
Önümüzdeki yıllarda insanlar güçlü ve zenginler tarafından kullanıldığını, değersizliştirildiklerini anlayacaklar, uyanacaklar ve bireysel isyanlar, kitlesel isyanlara dönüşecek. İnsanlık ayağa kalkıyor...Uyanışımızı başlattığı için, ilerde bu virüse çok teşekkür edeceğiz.

Sevgiler!
Aasma Estefan
Aasmaestefan@gmail.com







21 Mart 2020 Cumartesi

Mart 2020-Degerlendirme Yazisi





Sevgili ozgurluk savascilari ve gokkusagi cocuklari,

Su an dunyanin icinde bulundugu durum ne kadar sarsici olsa da, anlamaliyiz ki, yillardir buyuk bir degisimin geleceginden ve bu degisimin hic bir zaman kolay olmayacagindan bahsetmistik. Asmamiz gereken bazi zor zamanlar oldugunu soyluyorduk, yaziyorduk. Gecmisteki orneklere baktigimizda, buyuk degisimlerin her zaman cok sancili oldugunu goruruz. Uyanista olan insanlarin buyuyen bilinclerine ve farkindaliklarina ek olarak yeni dogan cocuklarin, getirdigi besinci boyut enerjilerine uyum saglayamayan, yetersiz kalan sistemler cokus yasiyor. Egitim, saglik, ekonomi, para, askeri yapilar ve yonetim sistemleri teker teker bozulacak ki yenileri insa edilsin. Tum bu alanlarda bekledigimiz cokuslerin olmasi icin, sarsici degisimler gereklidir.

Dunyadaki yasam, insanlardan yayilan dusunce, soz ve davranislara gore dizayn oluyor. Korku, endise panik icinde duygular tasiyan bireyler ne kadar artarsa, eski sistem daha guclenir ve uzerimizdeki etkisini devam ettirir. Cunku su anki somurucu sistemlerin temeli insanlara dayatilan bu dusuk frekansli duygulardir. Eskiye ait olanin yikilmasini istiyorsaniz, kendinizi korku, panik ve endise havasindan cikarmaniz lazim. Durum her ne olursa olsun, kim sorunu yaratmis olursa olsun, soruna odaklanmayin, asin onu hemen ve bu sorunu nasil cozebilirim noktasina gelin. Soruna degil, cozume odaklanin. Kendinizi bu durumdan ne kadar az zararla kurtarabileceginize odaklanin. Hicbirseyin iyi yada kotu ekisini omur boyu surduremiyecegini bilin. hersey dogar, buyur ve sonunda yok olur yada donusur.

"Agzini hayirli ac." "Ne dusunursen o olursun." "Guzel dusun, guzel seyler olsun." cumlelerinden biraz anlam cikaralim ve icinde gecmekte oldugumuz karanlik tunelin bizi yutmasina izin vermeyelim.

Korku, endise ve panik duygulari enerjimizi gelecege akitir. Sucluluklar, pismanliklar ve aci dolu duygular ise; enerjimiz gecmise akitir. Oysa bizim gecmise ve gelecege akittigimiz enerjiyi An'da (simdide) toplamamiz lazim ki, hayatin akisina, ve ritmine ayak uyduralim. Simdide olmak, aciyi, korkuyu, suclulukari ve endiseyi yok eder. Kisi huzurlu, sakin ve notr olur. Bu da onu inanilmaz guclendirir.

Hastaliklar, dusuk frekansta var olur. Tipki korku, endise, panik, sucluluk, pismanlik ve aci duygulari gibi... Siz kendinizi korku, endise, panik ve aci icinde tutarsaniz, bulundugunuz frekansta, hastaliklara yakalanma riskiniz artar. Cunku o hastaliklarla ayni frekansta rezone oluyorsunuz. Bu durumda pozitif dusunmek, titresiminizi yukseltmek cok onemlidir. Siz yuksek frekansta titresirseniz, hastaliklar ve negatif duygularin gezdigi frekans size uzak kalir cunku, rezone oldugu alanla sizin aranizda gorunmez bir frekans perdesi vardir.

Bu yuzden de bedeninizin titresimini yukseltecek calismalar yapin. Negatif haberlerden, manipule edici paylasimlardan, uzak durun. Titresimi yuksek besinlerle (vejeteryan) beslenin. Temizlige dikkat edin. Meditasyon, yoga, spor, dans, sarki soyleme, resim yapma, kitap okuma, komik filmler izleme, nefes calismalari yapma ve yaratici gucunu pozitif yonde kullanmak gibi etkinliklerden hangisi size uyuyorsa onu yapin.

Suna inanin; hicbir hastalik yada virus, sizi yenecek kadar guclu degildir. Siz neye inanirsaniz bedeninizde ona inanir. Hucreleriniz, sizin zihninizden gecen dusunce ve inanclara gore kendini programlar. 'Ben gucluyum, bedenim saglikli, hucrelerim saglikli, organlarim saglikli...' derseniz ve siz buna yuzde yuz inanirsaniz butun hucreleriniz ve organlariniz da sizin bu inanciniza eslik edecektir. Siz her hastaligi ve virusu yenecek guce sahipsiniz...Buna inanin.

Gecmis yazilarimda ilerde, dunyadaki devletlerin sosyalizm benzeri yonetim sistemlerine gececeginden bahsetmistim. Uzun yillardir insani, hayvani ve dogayi somuren kapitalist sistemlerle yonetiliyoruz. Bu koklenmis sistemi kokunden sokup atmak, elbetteki zaman alacaktir ve kolay olmayacaktir. Her alanda cokusler basladiginda, eskimis bu somurucu sistemi birakmak istemeyenler daha sert onlemler alacak ve insanlari daha cok ezeceklerdir. Bu yuzden de her seferinde bu tur gelismeler yasandiginda panikleyip frekansinizi dusurmeyin. Soruna degil hep cozume odaklanin o zaman kendinizi An'a getirirsiniz.

Tekrar hatirlatayim, bitmekte olan hersey, tutunmak icin daha cok hircinlasip, saldirganlasip, yaralayacaktir. Insanlarin sosyalizm tarzi yonetimleri istemeye hazirlamak icin, simdiki yonetimler cok azginlasacaktir. Ama biz guclu ruhlar hepsiyle bas edecek kadar deneyimli ve sabirliyiz. Oyle yada boyle eski enerjiye ait her ne varsa, cokecek, bitecek veya donusecektir. (insanlari da kapsiyor) Buna direnis anlamsizdir. Dalgaya karsi savasmaktir. Bu savas onlari eninde sonunda bogacaktir.

Yeni enerji daha hafif, daha seffaf, sevgi, sifa ve sevkat doludur. Eril enerjinin baskilari, yakiciligi, hakimiyeti sonlaniyor artik. Yeni dunyayi disil enerji yenileyecek ve insa edecek. Bu yolda ilerlerken, olmasi gerekenler olacak. Simdi bize korkunc gelen bazi olaylar, ilerde daha iyi kararlar almamizi ve dogru onlemler almamizi saglayabilir. Bunu anlamamiz icin biraz sabirli olmamiz lazim. Icinde bulundugumuz duruma takilip, kisir dongude tukenmeyelim. Sorunu gorelim ama hemen cozume odaklanalim...Kendimizi an'a getirelim. Huzuru, mutlulugu, hafifligi hissedelim ve pozitif yaratimlarimizi guclendirelim. Unutmayin; biz boyle oldugumuz icin dunya oyle...

isiginiz ve sifaniz bol olsun!

Aasma Estefan