

KOZMİK DEĞİŞİM
2025 yılında başlayacak enerji değişimi, dünyada ve üzerindeki varlıklarda kozmik bir değişimi başlatacak. Dünyanın titreşimi yükselecek ve bu bizim zamanı daha kısa hissetmemizi sağlayacak. Bu hıza bağlı olarak çok hızlı değişimlere ve gelişmelere tanıklık edeceğiz. Dünya bu değişimin 30 yıl etkisinde olacak ve 2050 li yıllara gittiğimizde dünyanın yeni durumu, şimdikinden çok farklı olacak. Ekonomik, politik ve coğrafi değişimler; insanın yaşam şeklini ve düşüncesini çok değiştirecek. İnançlar değişecek. Nüfüs artışı yavaşlayacak. Bazı ülkelerin sınırları küçülecek bazılarının sınırları genişleyecek. Yüzlerce yıl önce yapılan karanlık planların temel taşları 1930’lardan beri döşeniyor. Çok yol aldıkları için ve de ülkeler arasında birlik olmadığı için bu saatten sonra geriye dönüş yaptırmak oldukça zor. Ortadoğudaki tüm ülkeler, parçalanacak. Turkiye’nin üzerinde de çok kötü oyunlar oynanacak. Malesef şu anki işbirlikçi yöneticileri yüzünden Turkiye ileride çok büyük sıkıntılar yaşayacak. Ancak zorlu koşullar sonrasında sınır genişlemesi olabilir. Atatürk’ün bir kanallık sırasında gösterdiği haritada, Turkiye; Suriye ve Irak’tan toprak alarak genişlemişti. Bunun 2030-2050 yılları arasında olması muhtemeldir.
Şu an dünyada farklı realiteler arasındaki makas açılıyor. Bazı insanlar üçüncü boyut realitesini yaşıyor. Bazıları 4.boyut realitesini yaşıyor ve bazıları da 5.boyut realitesini yaşıyor. Bu realiteler arasındaki enerji perdeleri genişlediği için insanlar arasında kopmalar çok yaşanıyor. Çünkü alt realiteden kopanlar, yarattığı bir üst realitesinde, yeni frekansına uygun ilişkiler ayarlıyorlar. Böylece geride bıraktığı realiteye dışardan bakmayı sadece gözlemci olmayı tercih ediyorlar. Bu doğal bir süreç ve ilerlemek gerekiyor. Bize eşlik edemeyenler geride kalırlar ve kendi frekanslarına uygun realitelerinde yaşamaya devam ederler.
Çok fazla insan, etkisinden çıkamadığı eski inanç programlarına takılı kaldıkları için haliyle geçmişte yaşıyorlar. Geçmişte yaşayan insanlar, An’ı kaçırırlar ve şimdide yaşamadıkları için dünyadaki yeni enerjilere ve bilince rezone olmakta zorlanıyorlar. Bu insanların beden yoğunlukları yüksek olur ve kendilerini daha ağır hissederler. Haliyle titreşimleri düşük olduğu için, bağışıklıkları zayıf oluyor ve hastalıklara da daha meyilli oluyorlar.
Dünyanın akışına, doğaya rezone olamazsak, hayattan kopuk yaşarız. Gizli bir yalnızlık, boşluk hissi ve köklenememe sorunları başlar. Bu yüzden gerektiğinde, bakış açımızı, inançlarımızı, yaşam şeklimizi değiştirmekten korkmayalım. Hayatımızda hiçbirşey kalıcı değildir. Herşey değişkendir. Herşey farklı koşulllarda ve formlarda dönüşerek var olmaya devam ediyor. Kendimizi yenilemeyi ve dönüştürmeyi hedeflemeliyiz. Sınırları kaldırmalıyız.
Birşeylerin zamanı dolduğunda ve değişim kapıyı çaldığında, insanoğlu değişmek istemezse, elinden akıp giden şeye aşırı tutunur. Bu yüzden de bütün dünyada şu an, dinler ve ırkçılık çok ön planda. Birlik bilincine ters düşen bu iki program, önümüzdeki yıllarda kötü izler bırakarak yavaş yavaş sayfalarını kapatacaklar.
Enerji spiral şeklinde hareket eder. Bu bir çarka benzer. Sürekli dönerek başladığı yere geri döner. Bütün varlıkların yaşam döngüsü, mevsimler, insanların, ülkelerin ve gezegenlerin döngüsü de aynıdır. Başlangıc, büyüme, gelişme, ilerleme ve son…Sonra herşey yeni baştan başlıyor. Spiral şeklindeki bu hayat çarkı, bize belli aralıklarla aynı şeyleri yaşatarak, öğrenme gerçekleşmişmi diye bizi test eder. Öğrenme tamamlanmışsa ilerleme devam eder. Öğrenme gerçekleşmemişse; tekrarlarla öğrenmeye çalışırız. Buna göre; hayatımızdaki tekrar eden döngülere yeniden bakarsak; neyi öğrenemediğimizi bulup, onu değiştirerek ilerleyebiliriz.
Ülkemizin ve başka ülkelerin de benzer döngülerine bakarsak; hangi konularda test edilebileceklerini görebiliriz. Dünyanın geçmişteki binlerce yıllık döngülerini araştırdığımızda; bizi gelecekte daha çok doğal afetler, su yükselmeleri, volkanik patlamalar ve şiddetli depremler bekliyor. Çünkü yarattığımız bahçede, ektiğimizi biçme zamanımız geldi.
Dünyada değişecek bilinç sıçramalarına bağlı olarak; toplumsal hareketlilik, ayaklanmalar, hak aramalar, reform ihtiyaçları artacak. 2050’ye kadar çok şey değişmiş olacak. Teknoloji hayatımızı ele geçirecek. Ruhsal ve fiziksel olarak olumsuz etkileneceğiz. Uzayan ömürler bize huzur getirmeyecek. Sadece doğayla rezone yaşayanlar, bu süreçleri daha rahat atlatacaklar.
Sevgiler,
Aasma Estefan
aasmaestefan@gmail.com
0 yorum:
Yorum Gönder