Aasma ile Röportaj
-Merhaba Hocam, bir kaç zamandır bu röportaj aklımdaydı beni kırmadığınız için çok teşekkür ederim.
-Rica ederim, asıl ben teşekkür ederim. Sorulara bir göz gezdirdim de, oldukça güzel hazırlanmış. Emeğinize sağlık. İsterseniz hemen başlayalım sorulara, çünkü biliyorsunuz zaman sorunumuz var.
-Tamam hocam.
1-ilk ne zaman ve nasıl bazı yetenekleriniz olduğunun farkına vardınız?
Çocukluğumda, başkalarının benim hakkımdaki konuşmalarını yanlarında olmasam bile duyardım. Ama o zaman neler olduğunu anlayacak durumda değildim. Sonra 90'li yıllarda, üçüncü gözümle tesadüfen tanıştım. Ne olduğunu bilmememe rağmen, açılan ekrandan bazı egosal sorgulamalar yapmıştım. Kendimin ve yakın arkadaşlarımın evlilikleriyle ilgiliydi. Hepsi yıllar sonrada olsa aynen çıktılar. Böylece ben üçüncü göz olayını araştırmaya başladım nedir diye. O zamanki bilgiyle bana onun kalp gözü olduğu söylenmişti. Yalnız yine bilgi aldığım kişilerin eksik bilgisi ve yanlış rehberlikleri yüzünden üçüncü gözümü kullanmayı bıraktım uzun süre. Ara sıra kendiliğinden açılıp birşeyler yansıtsada, gözlerimi açıp hep geleni geri ittim. Ancak 2014'te deki ani bir uyanıştan sonra bilinç seviyem çok değişti ve yaşadıklarımın gerçekte ne olduklarını anlayacak duruma geldim. Şimdiki bilincimle üç yıl önceki bilincimin arasında seviye olarak dağlar kadar fark var. Hala öğreniyorum hala büyüyorum. Çok şükür!
2-Yeteneğinizin farkına vardığınızda kendinizi özel bir kişilik olarak hissettiniz mi ve etrafınızla bunu paylaştınız mı?
Malesef evet. Egom kabardı. Kendimi özel sandım ve hissettiklerimi ailemle arkadaşlarımla paylaştım ama beni anlayacak pek kimse bulamadım. Sonra ınternet üzerinde arayışa geçtim. Kendim gibi insanları bulmaya başlayıp konuştum. Hiç tanımadığım insanlarla yaşadıklarımızı karşılaştırıyor ve ortak yanlarımızı buluyorduk. Bu da bana aslında özel biri olmadığımı, benim yaşadığım şeylerin herkeste olabilecek gelişmeler olduğunu öğretti. Şimdiki bilinçle tanımladığımızda, aslında yaşadıklarımın hepsi uyanışın belirtileriydi.
3-Bir misyonunuz olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet düşünüyorum. Herkes hayata bir misyonla gelir. Bence benim görevim bilgi aktarmak. Rehberlik etmek. Ancak ben biraz ileri gidip insanları düzeltmeye çalıştım. Oysa bunu yapmamam gerekiyordu. Benim görevim onları düzeltmek olmamalı. Herkes kendisini bulmalı ve şifalamalı. Ben sadece bilgi verebilirim. Kapıyı gösterebilirim ama ordan içeri girmek yada girmemek onların seçimi olmalı.
4-Kötü eleştiriler geliyor mu size? Yani bilirsiniz bilimin kabul etmediği şeyler vardır ve bazen hakarete yönelen eleştirilerde yapılır ve bazı hastalık tanıları konur...
Başlangıçta çok oluyordu, ama artık insanlarında bilinçleri açıldığı için, negatif eleştiri çok az oluyor. Sadece henüz uyanamamış olanlar bazen anlayamıyor yazdıklarımı ve tepki gösteriyorlar. Bunu da normal görüyorum artık. Onlar da elbet birgün anlayacak duruma geleceklerdir. Yaşadığımız büyük dönüşüm ve uyanistan kimse kurtulamayacak..Herkes seviyesine göre değişecek, dönüşecek ve büyüyecek. Tek fark kimimiz ortaokul, lisede iken onlar henüz ana okuldan ilkokula geçiş yapacaklar.
5-Size gelen sorularda, soran kişinin o an neler düşündüğününde enerjisi geliyor mu? Nasıl karşılıyorsunuz?
Kesinlikle! İnsanların bilinç seviyeleri, enerjileri, kullandıkları sözlerde açığa çıkar. İçimizdeki neyse ağzımızdan da o çıkar. Bu yüzden gelen sorulardan veya yorumlardan o kişilerin bilinç seviyesini ve frekansını anlayabiliyorum. Ona göre hareket ediyorum. Henüz eski enerjiyle beslenen birisine yeni enerjiye ait bilgi verilirse tabiki anlayamaz. O yüzden ön analizi yapıp seviyelerine göre cevaplar yazıyorum.
6-Aldığınız vizyonlar dışında rüyalarda görüyor musunuz? ve çıkıyor mu?
Rüyaların ne olduğunu bildiğim için onları yorumlama safhasını çoktan geçtim ben. Rüya sandığımız şeyler aslında bizim başka bir boyutta enerji bedenimizle yaşadıklarımızdır. Ya da kendi akasamizdan izlediklerimizdir. Kimi zaman eş benlerimizin bilinciyle birlesip onların yaşamlarını izliyoruz, kimi zamanda kendimiz bizzat başka boyutlara gidip yaşıyoruz. Örneğin dün gece ben yaralı bir köpeği kurtardım. Bu rüyayı başkasına anlatsam hemen farklı farklı yorumlarda bulunacaklardır. Ama ben biliyorum ki o yaşadığım gerçekti ve o köpeği kurtardım. Bizler bilinçlendikçe astral yaşamlarımızı kontrol altında tutmayı ve fizik bedenimiz dinlenirken, enerji bedenimizle yararlı işler yapmayı öğreneceğiz.
7-Aile büyüklerinizdede böyle yetenekler olduğu konusunda bilginiz var mıdır?
Geçmişte var olduğunu biliyorum. Büyük büyük babam. Şimdi de iki aile üyesinde de benzer yetenekler açığa çıkıyor ama henüz bununla yüzleşmeye hazır değiller. Ancak yinede hatirlatayim. Benim yasadigim durum herkesin yasayacagi ve sahip olacagi seylerdir. Bana ozel degildir. Dna aktivasyonu ve beynin sag tarafini kullanmaya baslayan herkeste benzer seyler gorunecek. Cunku zaten hepimizde var olan seyler. Sadece ustleri ortulmus.
8-Türkiyedeki referandum sonucu dediğiniz gibi evet çıktı, peki bu her şeyin bir sonu mudur veya her şeyin bir başlangıcı mıdır?
Kalben 'Hayır' çıkmasını diledim ve öngördüm. Çünkü öyle olması gerekirdi. Herzamanki gibi müdahele ile oldu bittiye getirdiler. Daha öncede yazdığım gibi 'seçsis' olduğu sürece bunlar gitmez. Çünkü kalmak için gereken oy yüzdesini sabitleyip, bitiriyorlar seçimi..Aksinin olması için ülke genelinde muhalif tarafın en az yüzde 70'lerde olması lazım ki seçsisteki müdahele bile kurtaramasın onları.
Gelelim referandum sonucuna..Kasım 2016'da bir gece ekran sorgulamasında; 25 Nisan tarihli gazeteden referandumdan başkanlık sistemi için 'evet' çıktığını okuyordum. Cumhuriyetin sonu geldi diye üzüntüden ağlamaya başlayınca bazı mesajlar geldi ve endişelerim bitti. İşler ne kadar olumsuz gibi görünsede ben Ata'mızın ışığıyla beslenmiş insanların gücüne inanıyorum. Bizlerin en büyük hatası; ölmüş olan insanların yok olduğuna inanmamızdır. Oysa onlar beden denilen kısıtlayıcı elbiseyi bırakıp enerji bedenleriyle yaşamaya devam ediyorlar. Ata'miz dahil, ülke için canını vermiş tüm şehitler hala bu topraklarda yaşamaya devam ediyor ve perdenin öbür tarafından mücadele ediyorlar. Onların desteğine de çok güvenerekten..Insanların biraz daha sabretmelerini ve korkuya kapılmamalarını istiyorum. Korkularımız ve endişlerimiz sadece kötüleri besler ve basimizdan gidişlerini geciktirir.
9-1999 yılı hakkında ne düşünüyorsunuz 3 tane 9 yan yana...
Toplamı 1 yapar. 1 rakamı başlangıçtır. Yeni bir döngüye gecilecegini gösterir. Binlerce yıllık bir döngünün sonu ve yeni bir çağın başlamasi icin gereken buyuk uyanısa giriş yapılan yıldır. 2012 yili yeni dongunun basladigi yil olarak dusunuluyor ama esas ruhsal uyanis 1999-2000 yilinda basladi.
10-2019 cumhurbaşkanlığı seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Eğer hayırcıların adayı kazanırsa evetçilerin tutumu nasıl olacaktır?
Eğer malum kişi o zamana kadar hala hayatta olursa, rakibi kim olursa olsun 'seçsisle' yine o kazanır. 2007'den beri ülkemizde yapılan tüm seçimler hile ile alınıyor. Bunu anlayamayıp hala normal bir seçim hayali kurmak hayalperestliktir. Ancak; kendi içlerinde hırs, para ve güç kavgalarının çok artacağını da gördüm. Hep yazdığım gibi bibirlerine düşmeye devam edecekler. Güç sarhoşluğu, şımarıklık ve fazla güven onları bitirecek. Bu öyle bir bitiş olacak ki, bir daha 'siyasi islam' diye bir şey olmayacak. Dini; para, güç ve siyasete alet edenler, islamiyete çok büyük bir zarar vermiştir. Yarattıkları 'siyasi islam' onların da dinler döneminin de sonunu getirecektir...ve öyledir..
11-Aldığınız ama söylemediğiniz kötü bilgiler var mıdır?
Çoook. İnsanların endişelenmesini istemediğim için yazmıyorum. Negatif tarafa güç taşımak istemiyorum. Ben aslında falcı, astrolog yada kahin değilim. Sadece üçüncü göz ekranım açıkken 'evrensel hazifa' dediğimiz akaşık kayıtlardan okuyup, izleyebildiklerimin bir kısmını insanlarla paylaşıyorum. Aklımda kaldığı kadarıyla tabiki..Okuma sırasında uykuya dalarsam sabah uyanınca çoğunu unutmuş oluyorum. Bu yüzden bazen gördüklerimi yazarken yorumlama hatası yapabiliyorum ve o zamanda yazdığım şey çıkmıyor.Dünya'nın başlangıcından beri üzerinde yaşanılan herşey onun hafızasına kayıt oluyor. Bizler de dünya anneye bağlı olduğumuz için, bu kayıtları ruh gözümüzle okuyup izleyebiliriz. Bu hepimizde olan bir yetenekdir. O gözümüz bizim doğal bir parçamızdır. Öbür tarafa acılan portalımızdır. Kullanmak hakkımızdır.
12-Kitap çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Henüz değil. Hazır olduğumda belki düşünürüm.
13-Sizin gibi insanlar genelde inzivaya çekilir pek insanlarla konuşmaz vs vs siz neden bilgilerinizi paylaşma yolu seçtiniz?
Onlar eskidendi. Bildiğini paylaşmamak erdem değildir. Tek başına bir sokak lambası ne kadar parlak olsada sadece kendi dar alanını aydınlatır. Oysa ışığını başka lambalara aktarsaydı, tüm sokak aydınlanırdı. Ben başlangıçta gizledim, paylaşmamakta direndim ama gelen bilgilerin enerjisi benim üzerimde öyle görünmez bir yük yaptıkı, taşıyamadım. Birden kendimi bilgisayar başında blog açarken buldum ki hiç anlamam böyle işlerden. Blogda yazmaya başlayınca rahatladığımı hissettim. Bütün yüküm gitti ve inanılmaz bir hafifleme oldu. O zaman anladım, aldığım bilgileri paylaşmam lazımdı. Iyıkı yazmışım, çok kişi aydınlandı. Binlerce e-mail ve soru aldım. Hepsini sabırla uygun zamanlarda cevapladım. Hala da devam ediyor. Yardımcı olmak beni çok mutlu ediyor. İnsanlara yardım ederken, kendime yardım etmiş gibi hissediyorum. Karşılık beklemeden sevmek ve yardımcı olmak harika bir duygu... Herkese tavsiye ederim.
14-Psikolojinizi nasıl koruyorsunuz? Nasıl Pozitif Kalabiliyorsunuz?
Negatif insanlardan, düşük frekanslı kişi ve ortamlardan uzak duruyorum. Televizyon izlemiyorum. Telefonu sadece arama yapacağım zaman elime alıyorum, onun dışında mümkün olduğunca kendimden uzak tutarım. Haberleri, şiddet içeren film veya dizileri izlemem. Politikadan uzak dururum. Frekansı temiz ve dinlendiren, sevgi temalı müzikleri dinlerim. An'da yaşamaya çalışırım. Meditasyon yaparım ve enerjimi dengelemek için toprağa bağlanırım. Nefes çalışmaları yaparım. Bütün bunlar, titreşimimi yükseltiyor. Benim dengede olmama ve enerjimi temiz tutmama yardımcı oluyor. Bu yöntemleri herkese tavsiye ederim.
15-Atatürk konusunda araştırmalarınız sürüyor mu? Neden söyledikleri sanki bu günleri biliyor havası yaratıyor?
Atatürk inanılmaz güzel bir insandı. Bizim için tarif edilemez bir şanstır, ona sahip olmuş olmak. Bu topraklar onun enerjisi ve engin bilgisiyle şekillendi. Bu yüzden de hep onun enerjisini taşıyacak ve kimsenin bunu değiştirmeye gücü yetmez. Onun maneviyatı çok güçlüydü. Sanki zaman kavramı onun için yok olmuştu. An'da yaşıyor ve neler olacağını bildiği için endişe duymuyordu. Bu yüzden konuşmalarında, hep ileriye dair mesajları veriyordu. Belkide gelmeden önce kendisine yüklenen herşeyi hatırlıyordu. Kim olduğunu, nerden geldiğini ve neler olacağını biliyordu...Onun geleceğe dair olağan üstü öngörüleri hala dilimizde. Ben bundan sonrası için de onun öngörülerine güvenmeyi seçiyorum. Onu çok seviyorum. O benim hayatimda, tanimadan asik oldugum tek erkektir.
16-Sizce Atatürk ruhaniyeti hala görevde midir?
Elbette. Bu topraklarda doğmuş ve yaşamış herkesin o alanda enerjisi yaşamaya devam eder. Hele bu enerjiler sonradan da milletin sevgisiyle daha da büyüyorsa etkisi daha çok olur. Ben defalarca Atatürk'le astral yaşamda görüşmeler yapmışımdır. O mücadelesine perdenin diğer tarafından devam ediyor. Bizler gibi askerleri vasıtasıyla... Kendisi fiziki olarak dünyada olmayabilir ama ona hizmet eden milyonlarca kozmik askeri şu an burda ve onun desteğiyle mücadeleye devam ediyor. Bizzat kendinden yolladığı parçalar da var. Yani aramızda Atatürkler var... Kimler olduğunu zaman bize gösterecektir.
17-Aynı zamanda da sıfacılık çalışmaları yapıyor musunuz? Böyle bir Yeteneğiniz varmı?
Sıfacılık hepimizde olan bir yetenektir. Ama açığa çıkarılması gerekir. Bizler yaratıcıdan kopup gelen zerreler olduğumuz için O'ndaki özellikleri kendimizle taşırız buraya ama unuturuz. Çünkü bize unutturmak için herşeyi yaparlar. Uyanış yaşayan insanlarda yaratıcılık ve sıfacılık özellikleri açığa çıkar. Herkes bu yeteneğini canlıları şifalamakta kullanabilir. Bizler doğuştan sıfacıyız.
18-Dünyada hayvanların uğradığı zulümler ortadadır sizce bu durum düzelecek mi ve neler yapılabilir?
Bu konu beni çok üzüyor. Hayvanlara en büyük zulmü insanlar yapıyor. İnsanlar, hayvanlardan daha vahşi. Hayvanları; sadece kendilerine et ve hizmet vermek için yollandığına inananlar var. Oysa biz hepimiz birbirimiz için burdayız fakat bu hizmet; birbirimize yemek olmak için değil. Ruhsal gelişim için birbirimize hizmet ediyoruz. Hayvanların da bizim kadar kendi tekamüllerini yaşamaya hakkı var. Dünya üzerindeki bütün canlıların eşit şekilde yaşama hakkı vardır. Kimse kimseden üstün değildir. Sadece evrimleşme zincirinde farklı halkalarda olmak vardır. Eğer bizler, daha savunmasızlar diye diğer canlıları yok etme ve eziyet etme hakkını kendimizde buluyorsak, o zaman bizden daha üstün bir ırkın da bizi yok etmesini, işkence edip yemesini hoş görmemiz gerekir. Bu durumda, kaçırılan insan ve çocuklara ne olduğuna da aldırmamak gerekir. Çünkü bu zihniyette olan insanlara göre, kim güçlüyse diğerini yok sayma hakkına sahiptir. Bu bir sürüngen beyin düşüncesidir. Bizler et yemeden de pekala hep birlikte sağlıklı şekilde yaşayabiliriz. Et yemek, sanıldığı kadar yararlı değildir. Aksine yediğimiz etlerdeki kan, hayvanlardaki tüm hastalıkları, stresi ve korkuyu bizim bedenimize taşır ve böylece bizim bedenimizin titreşimi düşer. Karnımız tok olur ama ruhsal olarak kendimizi ağır ve yorgun hissederiz. Bazı hintliler inançları gereği asla et yemezler ama yiyenlerden daha sağlıklı ve uzun yaşarlar. Bedenimiz için gerekli proteinler bitkilerden de alınabiliyor. O zaman neden hayvanlara eziyet edip, negatif enerji halkasını besleyelim ki..
19-Üçüncü Dünya Savaşı ile ilgili vizyonlarınız varmı?
Ben bu konu ile ilgili bir kaç alıntı yazı paylaştım. Kendime ait böyle bir vizyon yok henüz. Ancak Türkiye ve komşu ülkeleride içine alan bir savaş görmüştüm. Üçüncü Dünya Savaşı konusuna gelirsek; böyle bir plan ve istek olmasına rağmen diyorum ki olmaz. İzin verilmez. Şu an dünyamız gözlem altında ve koruma altında. Eğer birileri dünya savaşı çıkarmaya kalkarsa bu sadece onların sonunu getirir...İki süper güç birbirleriyle 'Suriye'de olduğu gibi kuklalarla savaşabilirler ama olan kullanılanlara olur. O ikisine birşey olmaz. Birbirleriyle savaşacak kadar aptal olduklarını sanmıyorum. Malum ülke, 2012'den beri savaş stratejisini değiştirdi. Bizzat kendisi savaşmak yerine piyonları çarpıştırmayı tercih ediyor. Onlarda, uydudan canlı film gibi o çarpışmaları izleyip içkilerini yudumluyorlar. Nükleer güç kullanımı dünyaya zarar vereceği için kimse kullanmya cesaret edemez çünkü bunun, dünyayı gözleyen birliklerce engelleneceğini bilirler. En büyük zararı kendileri görür. Bu yüzden de dar alanda sadece insanlara zarar verecek kimyasal gazları kullanırlar. Suriye'de olduğu gibi...piyonlarına yaptırıp Esad'un üzerine atıyorlar.
Benim vizyonlarıma göre insanlığa en büyük zararı; doğal felaketler, uretilmis hastaliklar, açlık ve susuzluk verecek. Bunların yanında savaşlar hafif kalıyor.
20--Sizce uzaylılar var mıdır? Varsa bildiğimiz griler mi yoksa insan türü de var mıdır?
Uzaylı kelimesini kullanmak bana artık garip geliyor. Çünkü bizler de aslında uzay dediğimiz alanda hareket halinde olan bir gezegen üzerinde yaşıyoruz. Yani biz de uzaylıyız. Onlara dünya dışı varlıklar da diyemeyiz çünkü dünyanın içinde ve üstünde yaşayanları da var. Bu durumda belkide 'başka boyuttan varlıklar' demek daha doğru olabilir. Onlarla bizlerin arşındaki en büyük fark farklı boyutlarda yaşıyor olmamızdır. Evet vardırlar. Yüzlerce belkide binlerce farklı ırk var. Bazı ırklara, geçmişten günümüze kalan tarihi kalıntılarda, mitolojilerde rastlamak mümkün. Dikkatli bir araştırma yapıldığında, Mayalıların, Sümerlerin, Mısırlıların, Hopilerin, Avusturalya yerlilerinin ve Hint tanrılarının hepsinin de başka boyut varlıkları olduğu kolayca anlaşılabilir. Devasa inşaat kalıntıları, piramitler, taş bloklar bile ortada bir gariplik olduğunu anlamamıza yeterli. Başka boyutlardan gelen üstün ırklar insanlığın tarihini şekillendirmiş ve rehberlik etmişler. Bunlar o zamanki insanlarca; melekler, tanrılar, gözcüler olarak tarif edilmişler. Bu konuları anlamak için belli bir farkındalık seviyesinde olmak gerekir. Biraz merak ve sorgulama herkesi aradigi doğruya götürecektir. Insan gorunumunde olanlari da var farkli formlarda gorunenleri de. Grilerin insanlar uzerinde deneyler yapan sentetik robot varliklar olduguna inaniyorum.
21-Amerikada deprem ve su yükselişi olacağını, bloğunuzda paylaştınız peki bundan korkmuyor musunuz?
Bu ülke ile ilgili üç dört görüntü izledim. Newyork üzerinde taş yağmuru ve kahverengi toz bulutu vardı. Pasifik Okyanusu'na büyük bir göktaşı düşüyordu. Ardindan sular yukseliyordu. 2018 yılına ait bir görüntü vardı hiç unutmam. Şimdiye kadar hiç görmediğimiz bir uçak tipiydi. F16 uçaklarından daha ufak, hızlı ve siyah renkli idiler. Gökyüzünden yere lazer ışınlarıyla saldırıyorlardı ve bütün binalar yıkılmıştı, insanlar kaçışıyorlardı. Hemen ardından yeryüzüne indirilen küçük robotlar, insan avliyordu. Çok fantastik bir görüntü olduğunu biliyorum. Belkide başka bir evrene ait görüntülerdir bilemiyorum. Bazen paralel evrenlere giriş çıkış yapıp ordaki eş benlerimizin bilgilerine ulaşıyoruz ve yaşamlarından parçalar görüyoruz. Bu yüzden artık gördüklerime temkinli yaklaşıyorum. Hepsini yazmıyorum. 2018 yılına az kaldı. Bu gördüğümün hangi boyuta ait olduğunu öğreneceğiz. Burda yaşamaktan korkmuyorum. Bence dünyanın neresinde olursanız olun, yaşamanız gereken bir ders varsa, yaşarsınız. Kaçmak kurtarmaz.
22-Günümüzdeki bir çok hastalığa çare bulunacak mıdır sizce?
Aslında bütün hastalıkların çaresi, o hastalığı yapacak virüsü yaratanlarda var ama ilaç ve klinik malzemeleri satmak için bu tedaviler insanlardan gizleniyor. İnsanların frekansı yükseldiğinde ve sevgi arttığında, hasta olmuyorlar. Çünkü yüksek titreşime demirlendiklerinde, hücreleriyle konuşarak onları kodlayarak kendi kendini şifalayabiliyorlar. Bütün hastalıklar düşük titreşimde bulaşır ve yayılır. Sadece bilincinizi kodlamak bile hasta olmamızı engelleyebilir. Yeterki buna inanın. Ben herşeye rağmen, bir kaç sene içinde bir çok hastalığın tedavisinin bulunacağını, enerjiyle tedavilerin artacağını, bitkisel tedavilere dönüleceğine inanıyorum. Atalarımızın kullandığı tedavi yöntemleri geri gelecektir.
23-İlmi ledun ve havass hakkında ne düşünüyorsunuz?
Benim alanımda olmayan iki farklı konudur. Ama bu konuda çok değerli çalışmalar yapıldığını biliyorum, destekliyorum. Evrensel hafızadan çekilen bilgiler farklı farklı alanlarda olabilir. Din, tarih, şifa, tasavvuf, icatlar vb..
24-Sevgi dolu olmak için önce ne yapmak gerekiyor? Nasıl iyileşeceğiz?
Önce kendimizi sevip, affedeceğiz. Hatalarımızın ve pişmanlıklarımızın bizim olgunlaşmamız için gerekli olduğunu anlayıp onları seveceğiz. Sonra kırgın olduğumuz herkesi affedip seveceğiz. Hayvanları ve doğayı koşulsuz sevip koruyacağız...Son olarak zihnimizi susturup, egolarımızla bizi kontrol etmesine engel olacağız. Böylece zihinden kalbe ineriz ve sevgi hayatımıza yerleşir. Bu şekilde hem biz hemde çevremizdekiler iyileşir.
25-Gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz var mı?
Bir projem yok henüz ama büyük bir hayalim var: Kaz dağlarında bir çiftlik alıp,orda hayvanlarımla, doğa anneyle başbaşa yaşamak istiyorum :)...
26-Yeşilçam filmleri izliyor musunuz favoriniz var mı?dizi izliyor musunuz?
Eskiden izlerdim. Şener Şen'in eski filmlerini çok seviyorum.
27-Siz kedi besleyen birisiniz peki kediler nankör mü?
Hayır nankör değiller. Sadece hafızaları pek güçlü değildir ve kalplerine göre yaşarlar. Muhteşem varlıklardır. Bulundukları alanların negatif enerjisini temizlerler. Sahiplerinin hastalıklarını iyileştirmede yardımcı olurlar. O alanlarda; uzanarak yada yalayarak şifa yaparlar. Ben kedisiz ev düşünemiyorum. Can dostu olurlar. Yalnızlığa çok iyi gelirler. Evdeki istenmeyen haşaratı temizlerler. Yani kısaca her derde devalar. Hayatınıza bir kedi girmişse, uyanışınız başlar ve hayatınız değişir. Onlar aşk'tır.
28-Sizin gibi uyanmis insanlar cok mudur? Sizinle irtibata geçiyorlar mi?
Ben uyanış yaşayan sıradan bir insanım. Benim gibi uyanış yaşayan çok insan var ve irtibat kuranlar cok. Onlar da benim yaşadıklarımı yaşıyorlar. Çünkü belli bir titreşime ulaşan insanların hayatı tamamen değişiyor ve olması gereken oluyor. Aslında extra bir yetenek kazanmıyoruz. Bizde hali hazır da olan yeteneklerimiz açığa çıkıyor, hepsi bu...Bizler doğuştan O'ndanız. O'nda ne varsa bizde de vardır.
29-Son olarak Türkiye ve Dünya ile ilgili ne demek istersiniz?
En son gelen bir mesajı paylaşmak isterim. Türkiye ve Dünya'da önemli gelişmelerin olmaya başlayacağı bir döneme giriyoruz. Mayıs ayı aslında 5. aydır ve 5 sayısı değişimi simgeler. Bu yazının paylaşıldığı gün ise 19'dur. Enerjisi yüksektir. 19 Mayıs önemli bir gündür. Atamız bu günü bilerek seçmişti. Bizde bu yazıyı özellikle bu gün paylaşma kararı aldık.
'19 Mayis Genclik ve Spor Bayramimiz' kutlu olsun!
sevgiler!
Hazirlayan ve Soran:Hasan Kayacan
Cevaplayan:Aasma Estefan