EDGAR CAYSE
18 Mart 1877’de Kentucky’de doğan, 3 Ocak 1945’te Virginia Beach’de yaşama gözlerini yuman Edgar Cayce,
fizik üstü evrenin bilgilerini, uyarılarını ve kehanetlerini insanlığa aktarma
görevi ile bedenlenmiş, tüm yaşamını yalnızca
başkalarına faydalı olmaya adamış ve bunun karşılığında herhangi bir maddi
kazanç sağlamayı düşünmemiş (ihtiyacı olduğu halde) ender varlıklardan biridir.
Ona “Sırların Adamı”, “Uyuyan Kahin” gibi sıfatlar yakıştırılmıştır.
Ondaki psişik güç çok küçük yaşlarda iken ortaya çıkmıştı. Altı
yaşındayken ailesine daha önce ölmüş olan akrabaları ile iletişim
kurulabileceğini ve görüşülebileceğini anlatmıştı. Daha sonraları ise okul
kitaplarının üstüne başını koyarak uykuya dalıyor, uyandığında hiç çalışmamış
olduğu halde kitapta yazılanları ezbere biliyordu. Bu yeteneğini giderek
yitirdi ve çalışmak zorunda olduğundan on üç yaşında
okulu bıraktı. Yirmi bir yaşında bir mektup kağıdı fabrikasının temsilcisi oldu
ve o dönemlerde bir tür gırtlak felci geçirerek sesini kaybetti. Pek çok
doktora gittiyse de hiç biri bu durumu düzeltmeyi başaramadılar ve son çare
olarak ipnoza başvuruldu.
Böylece Cayce’nin yeni yaşamı başlamış
oluyordu. Transa geçtikten
sonra sorunu çözümleyici ifadelerini peş peşe
sıraladı ve sesini yeniden kullanabilmek için gerekli ilaçları ve tedavileri
söyledi; bunları uygulayarak eski sesine kavuştu. Ancak artık eski yaşamının
yerini bir başkası almış, görevi başlamıştı. Sadece ve sadece insanlara yararlı
olmaya adanacak bir yaşamın eşiğinden girmiş, yürümeye hatta koşmaya başlamıştı
bile.
Kehanetleri
Cayce ulusların geleceğini nasıl
görüyorsa, şahısların geleceklerini de aynı berraklıkta görüyor, onlara
evleneceklerini, boşanacaklarını, çocukları olacağını, doktorluk, mimarlık,
kaptanlık, askerlik gibi çeşitli meslek dallarını seçeceklerini de rahatlıkla
ifade edebiliyordu.
Kehanetlerini transtayken söylüyordu ama Cayce uyanıkken de çevresindeki
etkilere son derece duyarlıydı. Bir gün bir konferans salonunu terk etmek
zorunda kalışının nedeni de bu duyarlılıktı. Çünkü o sırada orada bulunan bütün
gençlerin bir gün savaşa gideceklerini, içlerinden üç tanesinin de asla geri
dönmeyeceklerini görmüştü.
Cayce
geçmişin ve geleceğin kapılarını açabilen her ikisine de rahatlıkla girip
çıkabilen bir insandı.
1939 yılından sonra görev yapacak olan
başkanlardan ikisinin görev süreleri sona ermeden öleceklerini söyleyerek
Roosevelt ile Kennedy’yi kast etmişti. 1929 yılındaki büyük ekonomik krizi,
borsadaki çalkantıları ve işlerin 1933’de yeniden rayına oturtulacağını
bilmişti. 1920’lerde Amerika’da ırkçılık çatışmalarının yaşanacağını ifade
etmişti.
Kahinler, kehanetlerinin hangi tarihte gerçekleşeceğini genellikle
söylemeyi reddederler. Ancak Cayce çoğu kez tarihte belirtmiştir. 2.inci Dünya
Savaş’ının başlayış ve sona eriş tarihlerini ve Vietnam Savaşı’nın tarihini
vermiş, bilim dünyasının henüz haberi yokken Laser ışınının bulunacağını
söylemişti. Bimini yakınlarında, deniz dibinde tarih öncesi kalıntıların da
bulunacağını belirtmiş ve bu da gerçekleşmiştir.
Yeryüzünün çehresindeki değişimler
Cayce, ileriki yıllarda büyük doğal
afetler yaşanacağını, depremlerin ve deniz kabarmalarının yeryüzünün topografyasını
değiştireceğini bildirmiş, kendisine tarih sorulduğunda ise bu hareketlerin
1958 ile 1998 arasında başlayacağını önce yavaş seyreden bu değişimlerin 1969
yılından itibaren giderek hızlanacağını eklemişti. Nitekim depremlerde hem
sayıca, hem de şiddet bakımından bir çoğalma saptanmakta, 1969’dan sonra 7-9 Richter
ölçeği arasında en az 30 depremin kaydedildiği bildirilmektedir.
En uzman jeologlar Cayce’in haber verdiği olayların hiç de hayal ürünü
olmadığını, hemen yanı başımızda gerçekleşmeyi beklediklerini belirtiyorlar. Cayce
yer kabuğundaki değişikliklerin Amerika’nın batı kıyılarından başlayacağını
ifade etmişti. Nitekim 28. Mart 1964 yılındaki Alaska depremi, 8.4 şiddeti ile
1908 San Francisco depreminden de güçlüdür.
Jeologlar Cayce’nin California’nın tahrip oluşuna ilişkin kehanetinin
her an gerçekleşebileceğini belirtiyorlar. St. Andreas çatlağının 1980 yılında Pasadena
dolaylarında 23 cm kadar batıya kaydığı saptanmıştır. Pek çok bilim adamının da
görüşüne göre, 1989 San Francisco depremi asıl büyük hareketin sadece bir
habercisidir. 1970 Haziran’ında Peru’da meydana gelen ve topografyayı
değiştirmiş olan depremi de önceden haber vermiş olan Cayce’ye göre
California’nın yerle bir oluşu gerçekleşecektir.
New York’un günün birinde yıkılıp
sulara gömüleceğini, ancak bunun daha ileriki bir nesil zamanında
gerçekleşeceğini de ifade etti.
Cayce’nin New York’a ilişkin bu kehanetine pek inanılmadı ve üstünde
durulmadı. Ancak Manhattan’da bulunan 14. Cadde’de büyük bir iş merkezinin inşa
çalışması sırasında, 1962 yılında projeler tamamlandıktan sonra bazı
mühendisler yeraltında büyük bir fay tespit ettiler ve projenin
gerçekleştirilmesinden vazgeçildi. Cayce’ye göre Carolina ve Georgia’nın güney
bölgeleri de sular altında kalacaktır.
Cayce, Avrupa’nın kuzeyinin göz açıp kapayıncaya
kadar değişeceğini bildirmiştir. Akdeniz bölgeleri de tehlike hattındadırlar.
Özellikle de İtalya ve Yunanistan’a dikkat çekmiştir. Vezüv’ün ve Martinik’deki
Pele yanardağlarının püsküreceklerini ve bunu takiben de California’nın güney
sahillerinden başlayarak Utah ve Nevada’ya dek doğuya kadar yayılan bir su
baskının yaşanacağını 1936’daki bir kehanetinde belirten Cayce, ‘Güney denizlerindeki bazı
koşullar değişince ve buralarda batıp yükselmeler başlayınca, Akdeniz’de
de aynı olaylar görülünce ve Etna bölgesinde değişiklikler meydana gelince, her
şeyin başlamış olduğunu anlayacağız’ demişti.
Bu arada Etna çevresindeki
hareketlerin 1958’de başladığı ve Akdeniz tabanında alçalıp yükselmeler meydana
geldiği bilim adamlarınca saptanmış. Ayrıca 1979’da Indonesia’nın Yapen
adasında meydana gelen 8 şiddetinde bir depremden sonra, aynı gün, dünya
küresinde Endonezya’nın tam karşısında yer alan etna (Sicilya) yanardağı
infilak etmiş ve sönmüş olduğunu düşünerek tırmanmakta olan pek çok turistin
ölümüne neden olmuştur. Bu arada A.B.D Washington eyaletindeki St. Helens
yanardağı da 1980 yılının 18 Mayıs günü uzun bir zamandan sonra iki kez
püskürmüş, dağın tepesinden 400 metrelik bir bölümü uçurmuştur.
Kutupların Yer Değiştirmesi
Cayce şöyle diyor: ‘Kuzey
bölgelerinde ve Antarktika’da kabarmalar ve depremler, yerkürenin sıcak
bölgelerinde volkanik patlamalar olacak. Kutuplar yer değiştirecek; öyle ki,
soğuk veya yarı tropikal ülkeler daha tropikal olacaklar ve oralarda dev
eğrelti otları ve yosunlar çıkacak.’
Yeni Karaların Çıkması
Cayce, “Değişimler
meydana geldiğinde, birkaç yıl içinde Atlantik ve Pasifik’te yeni karalar
ortaya çıkacak, günümüzdeki pek çok ülkenin kıyıları da okyanusun dibine gömülecek”
demişti.
1940 yılındaki bir kehanetinde Poseydon Adası’nın, batık Atlantis’in
yeniden yüzeye çıkacak olan ilk kısımları arasında da bulunacağını da
belirtmiş. Atlantis’in parçalarının yüzeye çıkışından sonra gelecekteki nesillerin,
üzerinde yaşamlarını sürdürecekleri pek çok yeni kara parçalarının ortaya
çıkacağını da belirtmişti.
Dünyadaki tüm ülkeler arasında,
depremlerden en az zararı İrlanda’nın göreceğini söylemiş, “Şayet İngiltere’de
bin sarsıntı olacaksa, İrlanda’da 43 adet olacaktır” diye eklemiştir. Bu
değişimler sırasında Japonya’nın da büyük bir bölümünün denize gömüleceğini,
1934 yılındaki bir kehanetinde söylemişti. Bu arada Nobichico Obara adlı bir
Japon jeologu, Japon takımadalarının her yıl 2-3 cm kadar okyanusa gömülmekte
olduklarını saptamıştır.
Cayce Rusya ile ilgili bir kehanetinde bu ülkede komünizmin son
bulacağını da söylemiştir. Cayce Rusya’nın özgür bir yaşama kavuştuktan sonra Amerika
ile işbirliği yapacağını da belirtmiştir. Bu kehanet, bir çok defa Amerika ile
Rusya’nın Kızıl Çine ’e karşı birleşeceğini söyleyen Jeanne Dixon’un da
kehanetine uymaktadır. Bu kehaneti 1944 yılında başkan Roosevelt’e
söylemişti Dixon. Oysa Çin, komünist rejime 1949 yılında geçti
Önümüzdeki yılların çehresi
Cayce’ye göre uluslar üçüncü bir dünya
savaşını engellemeyi başarsalar bile bu Paris, Londra ve New York ’un
haritalardan silinmesini önleyemeyecektir. Cayce kehanetlerinde asla nükleer
bir tahripten söz etmedi. Ona göre birtakım nükleer deneyimler yapmak suretiyle
olsa olsa dünyanın fizik güçleri harekete geçirilebilir, depremlere ve deniz
baskınlarına neden olunabilirdi.
Cayce günümüz insanının da tıpkı Atlantis’te olduğu gibi
kendi felaketini kendinin hazırladığını ifade ediyor. Hala yeraltında nükleer
denemeler yapmayı sürdüren ülkelerin yetkilileri bu kehanetleri ciddiye almış,
üzerinde biraz olsun düşünmüş olsalardı; kendi bindikleri dalın da üzerinde
yaşayan diğer milyarlarca insana karşı olan vicdani sorumluluklarının şuuruna
varabilirlerdi belki de!...
Alinti