Biz Aslında Kimiz? - Terra Kayıp İnsanlık II
Yaratılış senaryomuzda DNA' mızın hangi türe ait olduğunu ve ne tür bir varlıktan kırma ırk olarak yaratıldığımızı anlamanız , idrak etmeniz için face de veya youtube da paylaşılan doğum mucizesi, bebeğin oluşumu videolarını bir daha , bir daha seyretmenizi öneririm. İnsan sürüngen bir ırkın labaratuarda geliştirilmiş, belki de daha tehlikeli hale getirilmş gizli silahıdır. Eğer insan bedeninde isek hepimizin DNA'sında reptilian özellikleri mevcuttur. Bu boyutta bedenlenen ruhların çoğu da klon'dur. Hem fiziksel olarak hem de ruhsal anlamda geliştirilmiş, değiştirilmiş Reptilian klonlarıyız aslında.
Bunu okuduğunuz zaman inkar edebilirsiniz. İnanmayabilirsiniz ama okumanız bile sizde bir açılım yaratacağından burada çok ciddi olarak ve hiç olmadığım kadar açık anlatıyorum.
Bütün dini ya da göksel bilgilerde yılanın nasıl anlatıldığını ve resmedildiğini düşünün. Ejderhaların ve sürüngenlerin de. Her yerde, tüm kültürlerde onların izleri var ve apaçık önünüzde duruyor. Ama kimse görmüyor.
İnsan yüz binlerce yıldır bazı çok gelişmiş yüksek boyutlardan (dünya dışı), galaktik ırklardan varlıklarla ve onların yardımlarıyla ıslah edilmeye ne kadar çalışılsa da aslından vazgeçemiyor.
İnsanlara verilen pek çok mesajda içinizdeki kötülüğü yok etmenin yada öldürmenin yolları anlatılıyor. Ruhsal enerjinizi ve dolayısıyla fiziksel titreşiminizi yükseltmeniz için pek çok çalışma yapılıyor ama bunlar kitlesel olmaktan çok bireysel olarak süregeliyor. Yeryüzüne bu güne kadar gelmiş bütün dini öğretilerde de Şeytan denilen varlığın ve onun ordularının , ona hizmet edenlerin nasıl resmedildiğine iyi bakın. Tarihi binalardaki heykellere, sanatsal bütün eserlere ve din kitaplarınıza. Sonra bir de dönün varoluş yolculuğunuza bakın. Nasıl oluştuğunuza.
Bu dünya sonradan istila edilmedi arkadaşlar. İnsan zaten bu dünyayı varolduğu andan itibaren istila ediyor. Kılık değiştirmiş formuyla. Bunun sebebi de evrensel düzenin koruyucularının dikkatini dağıtmak ve istilanın engellenmesini geciktirmek ya da buna izin vermemek. Bu gezegen bu yüzden milyonlarca yıldır gözetim altında.
Bu insan ırkı çok uzun yıllardır uyanışa ve DNA' sarmallarındaki gerçek kodlara ulaşıp, kilitleri kırmaya şartlandırılıyor. Bunun evrensel dilde meali '' İçinizdeki reptilanı uyandırın'' dır. Bu nedenle yiyeceklerimiz, içeceklerimizle ve hatta soluduğumuz hava ile bile genetik yapımız değişime tabii tutuluyor. Hem de kitleler halinde.Bu nedenle hormonlarımızla, hipofizimizle oynanıyor. Bu nedenle kan ve şiddete doymayan toplumlar ve nesiller olduk. Bu nedenle geceleri uyurken tepenize ne olduğunu bilmediğiniz kimyasal zehirler sıkılıyor. Bu nedenle sürekli ses sinyalleriyle beyniniz ve DNA'nız bombardıman altında. Sizden istenen şey sahte ve üzerinize oturmayan insan elbisesinden bir an evvel kurtulmanız ve gizli istilanın tamamen dünyayı ele geçirmesi.
Doğduğu günden itibaren sahip olduğu bedeni yadırgayan ve uyumlanmayan, kendisini bu dünyaya ve insan görünümlü bir reptilian olarak varlık göstermekten nefret eden (bilmeden) , bunu taşıyamayan pek çok görevli var. Bazılarınız bedeninize sonradan Walk-in olarak girdiniz ve görev yapıyorsunuz. Bazılarınız da doğarak. Anneniz babanız, aileniz, akrabalarınız bile size çok yabancı ve itici gelmiş olabilir. Bunun nedeni sizlerin yüksek boyutlardaki Galaktik Irkların ,evrensel düzen koruyucular veya şifalandırıcıların klonları olmanızdan kaynaklanıyor. Burada bulunma amacınız istilayı durudurmak veya engelemekti. Bazılarınızda gözlemleyerek sürekli rapor vermekteydi. Asıl amaç Dünyayı ve üzerinde yaşayan diğer canlı türlerini korumakti ama istila öylesine bir boyut kazandı ki artık önüne geçilemez bir hal aldı. Bu nedenle pek çok görevli geri çağrılmakta.
Bir kere şunu bilin, eğer kendinizi başka bir yere ait veya bir parçanız başka bir yerde, çok daha farklı bir boyutta hissediyorsanız sebebi budur. Ama sonuçta reptilian DNA'sı taşıyan bir beden içindesiniz. Bedeninizle uyumsuzluğunuzun, pek çok hastalıkların sebebi bu aslında. Şuna da dikkat edin, empati duygusu fazla gelişmiş, algıları kuvvetli ve çok sevgi dolu, şifacı ve barışçıl insanların çoğu hep çok yalnız ve etraflarında her zaman onlara saldırmaya hazır karanlık güruhlar vardır. Bu insanlar kalabalık içinde hemen farkedilir. Çünkü titreşimleri ve yaydıkları enerji dikkat çeker. Duygusal tepkileri çok yoğundur. Ağlamak, gülmek gibi. Aşırı hassastırlar ve duyarlıdırlar. Kimsenin duymadığını duyar, görmediğini görürler. Davranışları robot gibi değildir. Ya da önceden kestirilemez. Bu insanlardan korkmayın. Onların öfkelerinden bile...Öfkelendikleri şeylere bakın anlarsınız. Onlar gerçektir. Saftır.
Bugün yediğiniz içtiğiniz her şeyde böcek, sürüngen ve bazı hayvanların posaları ve insan tarafından yenmesi mümkün olmayan materyaller bulunmaktadır. İçtiğiniz Cola'dan tutun, enerji içeceklerinize ve hayvansal ürünlerin çoğunda. Son zamanlarda bitkisel ürünlerinde değişik kimyasal gübrelerle yapısı ve özellikleri değiştirlmekte ve neredeyse doğal ürün bulunmamaktadır. Sözde islah çalışmaları her şekilde bizi zehirlemeye ve değişimimizi hızlandırmaya yönelik çabalardır.
Benim burada insan olmaktan memnun olanlara değil olmayanlara bazı tavsiyelerim olacaktır. Toplu enerji ve titreşim yükseltme çalışmalarına katılmayın. Bunlar tuzaktır. Bağlandığınız ve size enerji göndererek sizin DNA sarmallarınzdaki zincirleri kırmaya çalışanlar çok büyük gemilerle tepenizin üzerinde size zihinsel olarak yayın yapan atalarınızdır. Reptilian dedeleriniz. Bunlara aracı olanlar da onların görevlileridir.
Bugüne kadar kaçırılma deneyi yaşayan pek çok insan oldu. Bunların bir kısmı negatif, bir kısmı da pozitif amaçlarla kaçırılmaktadırlar. Negatf amaçla kaçırılanların başlarına gelmedik kalmamıştır. Çünkü yaratıcıları tarafından tam anlamıyla deneysel süreç içerisinde nasıl gelişme gösterdikleri gözlemlenmektedir. Bütün DNA kodları, fiziksel yapıları, beyin ve düşünce formları ve tepkileri, açlık ve cinsel dürtüleri ciddi testlerden geçirilmektedir.
Diğer yüksek boyut varlıklarla (türlerle) gerek uykuda gerekse uyanıkken bir şekilde iletişime geçenlerde ( Bu genellikle görevlilere uygulanmıştır ) ise Reptilian kodları silinerek, DNA'ları arındırılarak ve tireşimleri artırılarak temizlenme işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu işlem toplu olarak yapılamaz. Bireysel yapılan bir çalışmadır. Bu nedenle görevli ve temizlenmiş, arındırılmış insan genel nüfusa oranla çok azdır.
Sizler kodlanıyoruz, fişleniyoruz diye endişe etmeye yeni başladınız. Bu kodlanma ve fişlenme işlemi siz daha üretim aşamasındayken yapılıyor. Şİmdilerde yapılanlar ise toplu kontrol amacına yöneliktir.
Son zamanla artan chemtrail saldırılarının ve ses dalga silahlarının kullanımıyla ilgili olarak yapmanız gereken bazı şeyler var. Öncelikle chemtrailler solunumla bedene etki eden bir özelik taşıyor. Bunların insan bedenindeki etkileri şiddetli ve israrlı baş ağrıları, sinüslerde ve burun tıkanıklığı, beyne oksijen gidişinin azalması, sinüzit gibi hastalıkların artması, boğaz ağrısı ve halsizlik ve uyku hali olarak baş göstermektedir. Eğer deniz kıyısı biryerde yaşıyorsanız sık sık (2 günde bir) pet şişeye deniz suyu doldurun ve sabah akşam düzenli olarak bunu burnunuzdan çekin. Deniz suyu bu nano teknoloji kimyasal maddeyi etkisiz hale getitmektedir. Deniz kıyısı bir yerde değilseniz eczanalerde nezle grip için satılan okyanus suyu spreyleri mevcut. (Deodorant büyüklüğündedir) Bunları kullanabilirsiniz. Hiç biri yoksa tuzlu su yaparak burnunuzdan çekin. Eğer hergün düzenli olarak iş-okul için dışarı çıkıyorsanız yanınızda mutlaka küçük bir bez veya havlu parçası bulundurun ve koku duyduğunuz anda en azından ıslatarak ağzınızı ve burnunuzu kapatarak öyle nefes almaya çalışın. Koku geçinceye veya kokudan uzaklaşıncaya kadar. Mümkünse deniz suyu veya tuzlu suyla ıslatmanızı öneririm.
Akustik ses bonbardımanı için önerebileceğim tek şey de üzerinizde bakır bulundurmanız. Bakır telden kendinize taç yapıp tepe çakranıza koyabilirsiniz. Ya da bileklik olarak kullanabilirsiniz. Yakınlarda biryerde elektrik süpürgesi ya da çamaşır makinası çalışıyor gibi tiz sesler duyduğunuzda ve böyle birşeyin mümkün olmadığı yerdeyseniz bilin ki, saldırı altındasınızdır. Bu genellikle açık havada ve nereden geldiği belli olmayan bir ses tarzında duyulmaktadır.
Bunları okuduktan sonra bana deli diyebilirsiniz. Teşekkür ederim...Sıradan bir akıllı olmaktansa deli olmayı tercih ederim. Sevgiyle kalın...
Tara Gürses Araştırmacı-Yazar
Terra_ Kayıp İnsanlık II Alıntıdır.
ALDATILDIK
İnsanoğlu binlerce yıldır büyük bir kandırmacanın içinde , büyük bir yalanın ve bunu bize ilmek ilmek işleyen bir sistemin kölesi haline getirilmiş durumda.
Doğru bildiğiniz her şey yalan. Beş duyunuz , bu dünyayı algıladığınız en güvendiğiniz özelliğiniz size ihanet ediyor. Dünyayı nasıl gördüğünüz,nasıl hissettiğiniz, duyduğunuz ya da tattığınız yalan. Doğduğunuz andan itibaren size öğretilen yaşam, dünya ve evrenle ilgili her şey, kim olduğunuz ve nereden geldiğiniz, nereye gittiğinizle ilgili her şey…
İnsanoğlu binlerce yıldır büyük bir kandırmacanın içinde , büyük bir yalanın ve bunu bize ilmek ilmek işleyen bir sistemin kölesi haline getirilmiş durumda.
Doğru bildiğiniz her şey yalan. Beş duyunuz , bu dünyayı algıladığınız en güvendiğiniz özelliğiniz size ihanet ediyor. Dünyayı nasıl gördüğünüz,nasıl hissettiğiniz, duyduğunuz ya da tattığınız yalan. Doğduğunuz andan itibaren size öğretilen yaşam, dünya ve evrenle ilgili her şey, kim olduğunuz ve nereden geldiğiniz, nereye gittiğinizle ilgili her şey…
Bedeninize , daha bebekkenden beri zehir aşılamaya başladılar. Zihninize kim olduğunuzla bağlantınızı tamamen unutmanız ve evrensel kimliğinizle iletişiminizi tamamen kaybetmeniz için pek çok kilit kondu. DNA ‘nızla oynandı. Yediğiniz içtiğiniz her şeyle, soluduğunuz havayla bile başka bir şeye dönüşmeye zorlandınız. Galaktik insan formunuz o kadar aşağılandı ki, insanlığınızı kaybettiniz. Bir soytarıdan, kukladan ve kana susamış bir canavardan başka bir şey değilsiniz artık. Buna global olarak dur demediğimiz sürece böyle kalmaya da devam edeceksiniz.
Şöyle bir etrafınıza bakın , size doğru gelen ne var? Aşk mı, sevgi mi? Dünyayı sevgi kurtaracak gibi palavralarla insanlık uzatma dakikalarını yaşıyor. Farkında mısınız?
Kim sevmeyi biiyor koşulsuz? Kim vermeyi biliyor koşulsuz ve karşılıksız? İnsan tükettikçe, kendini tükettiğinin ne zaman farkına varacak? Etrafıma bakıyorum da, herkes kendi doğrularında hayatta kalma mücadelesi içinde. Herkes birilerini ,bir şeyleri sömürerek, tüketerek var olmaya çalışıyor. Aslında kendini de tükettiğini bilmeden.
Açlıkla, şiddet ve korkutmayla ve en kötüsü inançlarıyla köşeye sıkıştırılmış ve işkence görüyor. Bedensel acılar ve zihinsel korkularının acısıyla kendi içsel vahşetini yaşıyor. Ve herkes de bir maske. Ve o maskeyi gerçek sanıyor. İnsan.
Aslında cadılar bayramında değişik korkutucu maskeler takmak yerine herkes olduğu gibi görünse daha korkunç olurdu .
Şöyle bir aynaya bakın, ne kadar insansınız? Nasıl seviyorsunuz, neyi seviyorsunuz, nasıl bir yaşamınız var, ve geriye sizden ne kalacak? Bir hayvanla göz göze gelip,bakışabiliyor musunuz? Doğaya baktığınızda kendinizi onun sahibi olarak mı görüyorsunuz yoksa onun varlığına hayran olup kendinizin ne kadar küçük ve onsuz bir hiç olduğunuzu mu anlıyorsunuz?
İnsan düşe kalka büyür, hatalarıyla olgunlaşır derler. Büyüdünüz mü, ya da hatalarınız sizi daha da mı küçülttü?
Yüreğiniz hala size yanlış yapıyorsun mesajı vermeye devam ediyor mu, yoksa o mesajı artık duymayalı çok uzun bir zaman mı oldu?
Siz bir insana yakışmayan, yanlışlarınızı hiç düşündünüz mü? Bunları kabullenip, affetmeyi ve bir daha yapmamayı öğrendiniz mi? Yoksa ‘’dünyada doğru olan ne var ki, ben neden doğru olayım ? ‘’mantığında mısınız hala? O zaman sizlere bir tavsiyem var. Sakın evlenip, çocuk sahibi olmayın. Onlara kendileri olma şansı olmayan ve hiç sahip olamayacakları bir dünya ve hayat bıraktınız çünkü…
Tara Gürses Araştırmacı-Yazar
Terra Kayıp İnsanlık II (alıntı)
Şöyle bir etrafınıza bakın , size doğru gelen ne var? Aşk mı, sevgi mi? Dünyayı sevgi kurtaracak gibi palavralarla insanlık uzatma dakikalarını yaşıyor. Farkında mısınız?
Kim sevmeyi biiyor koşulsuz? Kim vermeyi biliyor koşulsuz ve karşılıksız? İnsan tükettikçe, kendini tükettiğinin ne zaman farkına varacak? Etrafıma bakıyorum da, herkes kendi doğrularında hayatta kalma mücadelesi içinde. Herkes birilerini ,bir şeyleri sömürerek, tüketerek var olmaya çalışıyor. Aslında kendini de tükettiğini bilmeden.
Açlıkla, şiddet ve korkutmayla ve en kötüsü inançlarıyla köşeye sıkıştırılmış ve işkence görüyor. Bedensel acılar ve zihinsel korkularının acısıyla kendi içsel vahşetini yaşıyor. Ve herkes de bir maske. Ve o maskeyi gerçek sanıyor. İnsan.
Aslında cadılar bayramında değişik korkutucu maskeler takmak yerine herkes olduğu gibi görünse daha korkunç olurdu .
Şöyle bir aynaya bakın, ne kadar insansınız? Nasıl seviyorsunuz, neyi seviyorsunuz, nasıl bir yaşamınız var, ve geriye sizden ne kalacak? Bir hayvanla göz göze gelip,bakışabiliyor musunuz? Doğaya baktığınızda kendinizi onun sahibi olarak mı görüyorsunuz yoksa onun varlığına hayran olup kendinizin ne kadar küçük ve onsuz bir hiç olduğunuzu mu anlıyorsunuz?
İnsan düşe kalka büyür, hatalarıyla olgunlaşır derler. Büyüdünüz mü, ya da hatalarınız sizi daha da mı küçülttü?
Yüreğiniz hala size yanlış yapıyorsun mesajı vermeye devam ediyor mu, yoksa o mesajı artık duymayalı çok uzun bir zaman mı oldu?
Siz bir insana yakışmayan, yanlışlarınızı hiç düşündünüz mü? Bunları kabullenip, affetmeyi ve bir daha yapmamayı öğrendiniz mi? Yoksa ‘’dünyada doğru olan ne var ki, ben neden doğru olayım ? ‘’mantığında mısınız hala? O zaman sizlere bir tavsiyem var. Sakın evlenip, çocuk sahibi olmayın. Onlara kendileri olma şansı olmayan ve hiç sahip olamayacakları bir dünya ve hayat bıraktınız çünkü…
Tara Gürses Araştırmacı-Yazar
Terra Kayıp İnsanlık II (alıntı)
5 yorum:
Admin seni çok seviyorum
Admin bide kundalini enerjisi ve mulahadra cakrası ile ilgili paylaşımda bulunur musun
gonderdiginiz sevgi iki katlanip size geri donmustur..ve oyledir
o konularla ilgilenecegim.
Vallahi nokta atış gerçekten araştırma yaptım beynimi yedim :) ama inanılmaz ki dün sizin siyaset üzerine yazmış olduğunuz yazıyı görünce gerçekten sabah uyandığımda bir başka bakar oldum hayata teşekkür ederim.
'' Bazılarınız bedeninize sonradan Walk-in olarak girdiniz ve görev yapıyorsunuz. Bazılarınız da doğarak.''
bu tarafı anlayamadım? acaba açıklayabilir misiniz?
Yorum Gönder